Şehr-i İnsan Mübarek Ramazan
Bir mübarek Ramazan ayına daha yaklaşıyoruz. Nasipse, on bir aydır hasretini çektiğimiz Ramazan-ı şerife kavuşarak şöyle haykıracağız:
On bir aydır gideli biz de çekerdik hicrân
Merhabâ etti bizimle yine şehr-i Ramazân
Ramazan-ı şerifin bereketinden istifade edenler, hakikaten diğer Ramazan ayına kadar geçen zamanı iple çekiyoruz. Çünkü bu bereketli ay gelince kalplerimize neşe, gönüllerimize huzur, midelerimize ferahlık, akıllarımıza şeffaflık, hanelerimize hoşluk, bulunduğumuz ortamlara sükûnet geliyor. Böyle bir iklimin havasını teneffüs eden ve ciğerlerine kadar çekerek doya doya tadını çıkaran bir dahaki Ramazan ayını dört gözle beklemez mi hiç?
Ramazan ayı, dinî bir vecibe olan oruç ibadetiyle hayatımızı formatlıyor, farklı bir düzene sokuyor. Bu ayın esas ibadeti oruç olmakla birlikte alâmet-i farikası, yani belirgin özelliği ise doğru ile yanlışı ayırmamızda bize rehber olan Kur’ân-ı Kerim’dir.
Ondadır feyz-i hidâyet ondadır afv ü kerem
Kadrini bil mevsim-i inzâl-ı Kur’ân’dır gelen
Bu sözleriyle şair Ahmed Remzî bu hususu ne güzel anlatmış.
Bu yüzden Ramazan-ı şerifte oruç ile Kur’ân ele yürümeli, birbirini tamamlamak suretiyle bizleri takva kıvamına yükseltmelidir. Zira hedef, “lealleküm tettekûn...” Aksi takdirde, Ramazan sadece bir gösteri ve şenliğe dönüşür, şekil ve görüntüden öte geçmez. Oysa Cenâb-ı Allah, bizim şekillerimize değil, kalp ve davranışlarımıza bakar.
Hasretiyle yanıp tutuştuğumuz Ramazan-ı şerif, günlük yaşantımıza belirli bir düzen getirecek, bizleri ne zaman ne yiyip ne içeceğiz sarmalından, bazı tiryakiliklerimizden birazcık olsun kurtaracak. Böylece hâlâ irade sahibi olduğumuzu ortaya koyacağız...
Bu mübarek ay bizlere, kalbimizi, ruhumuzu, gönül dünyamızı merkeze alma imkânı sunacak. Bu esnada bizleri bulunduğumuz ortamdan tamamen koparmayacak, hatta hayatın içine çekecek, sosyal çevremizle bağlarımıza farklı bir derinlik kazandıracak. Çünkü Ramazan ayının oruçla bizlere kazandıracağı takva kıvamı bizleri çevremize karşı daha duyarlı ve sorumluluklarımız hususunda daha bilinçli hâle getirecek. İşte o zaman bütün müminler bayram edecek, hatta bayramın neşesi imandan mahrum olanlara bile yansıyacak.
Öyleyse, merhaba ey şerh-i Ramazan, merhaba ey şehr-i insan!
İnsan, Cenab-ı Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın ilk faslı ruhlar aleminde, elest bezminde gerçekleşmiş, ikinci faslı cennette yaşanmıştır. Devamı ise dünyada yaşanmaktadır. Varlığını yeryüzünde sürdüren insanın genetiğinde yaratılış..
İslâm dini insanın bütün hayatını kuşatan itikadî, fıkhî ve ahlâkî normlar bütünüdür. Hatta İslâm dinî sadece dünya hayatıyla sınırlı olmayıp dünya ötesi, ahiret hayatı ile ilgili konulara da taalluk etmektedir. İnsan, ömrü boyunca her an bir şeyler..
Şükür, insanın fıtratından gelen, yani doğal özelliklerinden biridir. Yapılan iyiliğe, verilen nimete değer vermek, kadirşinaslık göstermek ve bunu bir şekilde şükran ve teşekkür ile dile getirmek anlamına gelen şükür, nankörlüğün zıddıdır. Zira nankörlük,..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..