Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Bansko’da “Sveta Troitsa” Tapınağı

Photo: BGNES

Bansko, Bulgaristan’ın Rönesans döneminden günümüze kadar manevi, ihtilal ve kültürel merkezi olmuştur. Pirin eteklerinde Güneybatı Bulgaristan’da yer alan Bansko, onlarca termal su kaynağı, turistik güzergah, dağ yolları ve olağanüstü güzel doğa manzaralarıyla turistleri büyülüyor. Bansko, 16 kilometrelik kayak pistiyle de kış spor severlerinin ilgi odağıdır. Yaz ve sonbahar günlerinde şehir Uluslararası Jazz Festivaline evsahipliği yapıyor.

© Fotoğraf: Albena Bezovska


Bansko’yu kuşbakışı izleyebileceğiniz tek bir yer var- Saatli Çan Kulesi. Kule “Sveta Troitsa” Tapınak Kompleksi içinde yer alıyor. 1850 yılında kurulan kent saati mekanizması 1865 yılında monte edilir. Kilise ise saat kulesinden de eski. 1835 yılında kutsanan kilise, bundan iki yıl önce inşaa edilmeye başlanmış. Kilise, Balkan Yarımadasının en büyük Ortodoks ibadethanelerinden birisidir. Kilisenin yapımı Osmanlı döneminde olduğu için, daha büyük önem kazanır. Rivayetlere göre Osmanlı idaresi Hıristiyan kiliselerin yapımına izin verir, ancak yüksekliğinin at üzerine binmiş bir insandan yüksek olmaması şartı getirilir.

© Fotoğraf: BGNES

© Fotoğraf: Albena Bezovska

Banskolular yeni kilise için can atıyormuş. Dönemin Bansko muhtarı ve zengin tüccar olan Lazar German yeni tapınak fikrinin en ateşli savunucusu olur. Bahçesine haç, ikon ve başka kilise eşyaları gömmüş. Yaşlı bir nineye rica etmiş, güya rüyasında tam o yerde bir zamanlar kilise olduğunu görecekmiş. Kadın sözlerini dinlemiş Lazko dedenin, gitmiş Osmanlı idaresi önüne, işte bu yerde bir zamanlar kilise varmış, rüyamda bir ses bana bunu anlattı demiş. Türkler sözkonusu o yere gelince, kazmışlar ve yerden bu kilise eşyaları, haç ve ikon çıkarınca kadının söylediklerine inanmışlar. Lazko dede toplamış köy ahalisini, “çok para ve angariye (hayırsever iş) gerekecek, der. Herkesten para toplamaya başlarlar, herkes elinden geldiği kadar yardım eder. Tüccar Lazko Dede bahçesini verir ve onun yerine “Sveta Troitsa” Kilisesinin yapımına izin sağlar.Kilise çok emek, hayırseverlerin girişimi ve Bansko halkının çalışmasıyla kurulur, ancak Osmanlı idaresinden bir türlü izin ruhsatı gelmez. O zaman çok elverişli bir ortam yaratılır. Selanik Valisi Osmanlı Hükümdarının bir erkek oğlu dünyaya gelir. Lazko Dede zenginlerden para toplatır, Valinin eşi ve oğluna zengin hediyeler hazırlatır. Bir bohçanın içine bir kese altın akçe de koyar. Türk vali Bansko halkının bu jestinden çok etkilenir, bunun sonucunda kilisenin izin belgesini imzalar. İşte bu hikayenin devamı. Kilise yetkilisi Hristo Boyçin anlatıyor:

© Fotoğraf: BGNES

“Bu büyük kiliseyi yapmak için bizim insanlar çok diplomatik davranmış. Küçük bir ibadethane ruhsatı almışlar, fakat onlar bununla yetinmek istemez. Önce büyük bir çit, avlu çekmişler, ondan sonra temeller kazmaya başlamışlar.Her gece temelleri azar azar genişletirler. İnşaatı hazır hale getirmişler, ancak paralar biter.O zaman Lazko Dede, bugünün Gotse Delçev kenti olan Nevrokop’a gider. Olağanüstü zenginliğinden dolayı “Altın Bey” olarak adlandırılan Mehmet Bey’in huzuruna çıkar. Ticaret için paraya ihtiyacı olduğunu diyerek, yalan smyeler ve Altın Bey’den borç para alır. O günler için büyük sayılan bir rakam alır ve son akçesine kadar bütün parayı kilise yapımına verir.

© Fotoğraf: www.pravoslavieto.com

Bu yalan tez zamanda su yüzüne çıkar ve Lazko Dede Diyarbakır’a zındana sürgün edilir. Orada da ölümünü bulur.Kilisenin giriş kapısında oyulu yarımaylar da bu ateşli yurtseverin eseri. Kilisenin son taşının yapımına kadar hayatta kalmayacağını sezer ve İslam’ın bu simgesini de girişe oyulmasını emreder. Hristo “Çok iyi düşünülmüş, diyor. Çünkü Osmanlı memurları geldiğinde ilk başta kilise büyük olmuş mazeretiyle onun yıkılmasını emreder, ancak daha sonra giriş kapısında bulunan yarımay işaretlerini görünce, feslerini çıkarıp, dua etmişler ve böylece kilise de yıkılmaktan kurtulmuş.

© Fotoğraf: BGNES

Türkçesi: Sevda Dükkancı

По публикацията работи: Albena Bezovska


Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Sofya’daki Doğa Bilim Müzesi kuruluşunun 125. yıldönümü

1889 yılında Bulgar Prensi Ferdinand, sarayın salonlarında Bulgar ve tropik kuşları, memeli hayvanlar ve kelebeklerden oluşan kişisel koleksyonunu sergiledi. Böylece bugün Milli Doğa Bilim Müzesi olarak bilinen ilk Bulgar müzesinin temelleri..

Eklenme 18.08.2014 11:21
Ülkemizde usta Geno Arabacı tarafından 1880 yılında yapılan ilk bisikletin kopyası.

Sofya Spor Müzesi'nde el yapımı bisiklet ve taş halter teşhir ediliyor

Bulgar sporu zengin bir tarihçeye sahiptir. Bunu Sofya’da bulunan Spor Müzesi’nde teşhir edilen onlarca spor aleti ve ünlü yarışmacılarımızın ganimetleri ortaya kouoyor. Geçen yüzyılın 60’lı yıllarında kurulan müzede uzun yıllardır çalışan Katya..

Eklenme 11.08.2014 15:15

“Kaleto” kalesi 20 asırlık sırları saklıyor

İskır nehrinde kayalık bir tepe üzerine yerleşmiş Mezdra Kalesi arkeolojik tesisi binlerce yıllık tarihi içinde saklıyor. Mezdra yakınındaki kale, Tuna Ovasını Sofya vadisi, Doğu ve Batı Bulgaristan ile bağlayan önemli kavşakta bulunmaktaymış...

Eklenme 16.07.2014 13:35