Perperikon, Doğu Rodoplar’da Kırcali şehrine yakın 470 metre yükseklikte bulunan bir arekolojik komplekstir. Kayalar arasındaki kazılar, en eski megalit dönemi anıtlardan biri olarak kabul ediliyor. Perperikon’da, 2000 yılında başlayan kazı işleri, tarihi birkaç binyıl öncesine uzanan ve Roma döneminde ihtişamlı devir yaşayan, büyük bir taş şehrini ortaya çıkararak devam etmektedir. Perperikon birçok yanı ile mükemmeldir, zira beş-altı tarihi devri temsil ediyor ve her birinin kendine özgü anıtları mevcut burada. Bu yerde Diyonisyus’un tapınağının aranması gayet önemlidir. Birçok ünlü kişi bu toprakalrdan geçmiş ve şarap ile ateş ritüelini yapmıştır.
© Fotoğraf: Albena Bezovska
Perperikon adını Yunanca’dan almaktadır. Eskiden Hiperperakion (fevkalade ateşli) adıyla bilinen şehir Trakların, dini ritüellerini yerine getirdikleri kutsal bir şehir olarak biliniyormuş. Bizans’ta 1082 yılında basılan büyük ayarlı altın sikkeye de Hiperperikon adı verilmiş. Traklar ve daha sonraları Bizanslıların elde ettikleri altın madenleri kaya şehrin iki kilometre uzaklığında bulunuyor. Para reformu ardından bu zor kelime değimiş. Sadece Perperikon olarak kalmış ve günümüze dek bu antik kent böyle bilinmiş.
© Fotoğraf: Albena Bezovska
Bu tarihi yerleşim alanda, ilk yaşam belirtileri MÖ.5000 yıl öncesine dayanır. Tunç devrinin sonlarına doğru tepe, yüzyıllar sürecek bir toplu yaşam alanına dönüşmüştür. 6. yy. da tepeye kiliseler ve bir de saray inşa edilmiştir. Günümüzde sarayın yalnızca kalıntıları söz konusudur. İlk tapınak Tanrı-Güneş için inşaa edilmiş.Perperikon’da, onlarca sunak, iki mezar ve ritüellerin gerçekleştirildiği yaklaış 150 oda mevcut. Yalnız bir-iki kişinin geçebileceği dar geçişli ve kayalık bir yamaca oyulduğu için tapınağa zor ulaşılıyor.
Arkeoljik komplekste adeta her adımda ihtişamlı bir tarih karşımıza çıkıyor. Trak döneminden yapılar nispeten iyi korunmuş. Dionisiyos’a adanan üç katlı yapı dikkati çekiyor. Bu Seremoni Salonunda taş koltuklar ve merdivenler hala korunuyor. Kayaların yükseklerinde oyulmuş taştan tahtı da görmek mümkün.
© Fotoğraf: Albena Bezovska
Bulgaristan’daki en değerli arkeolojik yerlerden biri olan Perperikon, ülkenin tarihi mirasının ününü duyurma mevzuunda ve hususi olarak da kültür turizminin geliştirilmesi konusunda önemli bir potansiyele sahiptir. Megalitik kültürün beşiği sayılan Doğu Rodoplar’da bulunan Perperikon arkeoloji kompleksi, insanları Trakların mistik dünyasına ve onların putperest reislerinin ritüellerine götürüyor. İlk kazılar 1980’li yılalrda arkeolog İvan Balkanski tarafından yürütülmiş. O zaman bir taş mezar bulunur. Tam iki ton ağırlığındaki taş tabut, ağırlığına ve büyüklüğüne rağmen, o dönemde hemen bir askeri helikopterler havaya kaldırılır ve o zamandan beri nereye götürüldüğü, içinde neler olduğu bilinmez. Belki de hiçbir zaman su yüzüne çıkmayacak bir sırdır bu.
© Fotoğraf: Albena Bezovska
Arkeolojik kalıntıların tümünün gün yüzüne çıkartılabilmesi için, 2000 yılında alınan bir kararla kazılara yeniden başlanmıştır. Bölgeyi ziyaret etmek isterseniz, kalıntılara kadar giden asfaltlanmış bir yol ve park alanı vardır. Bilim adamlarına göre, yeni bulgular sayesinde Perperikon Balkanalrın en büyük tapınağı haline geliyor. Ne yazık ki 1990’lı yılların sonuna kadar bu tarihi bölge hazinecilerin istilasına uğruyor, içinden birçok değerli arkeolojik bulgu hazine avcılarının kurbanı oluyor. Yıllardan beri Perperikon’u inceleyen ünlü arkeolog Nikolay Ovçarov, bütün bu hücümlerden geri ne kaldığını araştırmaya başlar ve sonucunda bu minyatür seramik taşa rastlar. Hazine avcılarının bu tapınaktan bronz heykeller, M.Ö 4. ve 3. yüzyıla ait sikkeler ve benzeri değerli tarihi eserler bulduğuna dair elimizde bilgi var, diyor arkeologlar.
© Fotoğraf: Albena Bezovska
Aynı yerde, Rodoplar’daki Trakların Hristiyanlaştırılmaya başlandıkları IV. yy’ın sonlarına ait ilk sayılan kilise keşfedilmiştir. Oradaki seramik taht neredeyse olduğu gibi korunmuş ve şimdi de onun kopyasını Kırcali müzesinde görmek mümkün. Turistik rehber Milen Filipov anlatıyor:
“Perperikon olağanüstü güce sahip bir yer. Birçok kişi bunu söylüyor, ben de bu gücü hissediyorum. Bilim adamları da bu konu üzerinde araştırmalar yapıyor. Bazılarına göre burada kainatın etkisi çok büyük, bazılarına göre ise bu gücün etkisi, kayalarda bulunan bakırdan kaynaklanıyor. Asırlar boyunca burada dini ayinler yapılırmış. Perperikon’da hayat bugün de devam ediyor”.
Türkçesi: Sevda Dükkancı
Stara Zagora’daki Neolit (Cilalı taş devri) konutlar dünya çapında önem taşıyan mükemmel tarih anıtıdır. Onlar ülkedeki 100 milli turistik yerden biridir. Arkeolojik bulgunun üzerine inşa edilen müzede, korunması amacıyla sıcaklık ve nem oranı sabit..
'Sveta Troitsa' Etropole manastırının asırlık tarihi vardır. 'Varovites' adı da verilen manastırda yüzyıllar önce Bulgar topraklarına ait en verimli kitap ekolü gelişmiştir. Balkanın eteklerinde saklı bir yerdir. Ve günümüzde de halk için çekici bir..
Kaliakra burnu Bulgaristan'ın Karadeniz kıyısında en şairane yerlerden biri. 60-70 metre yükseklikteki dağ yamaçları denizin 2 km içerisine kadar uzanıyorlar. Dalgalar ise derin mağara kazıyor.. 1981 yılına kadar bu mağaralarda keşiş - ayıbalığı adı..