Birkaç gün önce iflas eden ve uzun zamandır çalışmayan eski devlet kimyafabirkası “Himko”nun satışıyla ilgili kapalı kapılar ardından açık artırmasıdüzenlendi. Açık artırmaya fabrikayı satın alacak hiç bir aday katılmaz iken sosyalizm zamanında dev fabrika olan işletmeyi çalıştıracak kimse çıkmadı. Aslında bu adım, iktidardakilerinönceden açıkladıkları planın ve ülkenin yeniden sanayileşmesine doğru atılan ilkadımıydı. Genelde buna benzer yeniden sanayileşme eğlimi tüm Avrupa’da vegelişmiş Batı Avrupa ülkelerinde gözlenirken Brüksel de yeniden sanayileşmekararlarını açıklamış bulunuyor. Her yerde yorumlar ve tepkiler farklı, kibunlar planlanan kararlardan ve devletin ekonomi sektöründeki yeri ve yetkisikonusundaki tartışmalardan kaynaklanıyor. Tabii ki, burada siyasi menfaatler de öne çıkıyor.
Ülkemizde iktidardakilerin bu konudaki görüşü 20 Nisan tarihindensonra açıklık kazanacak, çünkü hükümet, iş verenler, sendikalar, hükkümet dışı derneklerle gelecek yıllara, 2020 yıllarına yönelik yeniden sanayileşme programınıüzerine gerçekleştirdiği dialog sonrası sunacaktır. Bu kararların ne olacağısöylemek biraz zor. Belki de birçok uzmanın da onayladığı ve hareket edileceğiyol, sanayi sektörüne yabancı yatıtımların celbedilmesi amacıyla çaba vekararların sarfedilmesi olacaktır. Yatırım Ajansı’ndan yabancı yatırımcıların sanayisektörüne yeni yatırım niyetlerine ilişkin sinyaller geliyor.
Söz konusu yöntemve araç, ülkedeki ekonomi uzmanların ve iş çevrelerinin onayını kazanıyor,çünkü yeni iş yerlerinin dışında gelişmiş Batı ekonomilerle de daha yakınilişkiler kuruluyor, Know-How transferi ve daha yüksek profesyonel kalifikasyonyaratılıyor, ki bütün bunlar ulusal ekonominin yararınadır. Ancak iktidardakilerin bazı kararları ve yaklaşımları, ki bunlara değişikşekillerde rastlıyoruz, uzmanlar ve analizciler tarafından güçlü tepkilerlekarşılanıyor. Burada söz konusuolan ekonomik ilişkilerde devletin dahagüçlü müdahalesi, ülke çapında gerçekleşen bazı iktisadi süreçlerde devletindoğrudan katılımıdır.
Devletin bu ve şu şekilde ekonomiden dışlanması mümkünolmadığı tabii ki doğru bir tespit, çünkü devlet bir sahip olarak NEK (Ulusal Elektrik Şirketi),Bulgargaz, Kozloduy Atom Elektrik Santralı gibi ülkenin en büyük şirketleri için sorumluluk taşıyor.Fakat Bulgar ekonomisnin bu dev kuruluşlarının yanısıra birçok ismi bilinen vebilinmeyen devlet şirketi boğazına kadar borç içine batmış ve hayatta kalabilmeleri aslında tehlikealtındadır. Hele hele sanayi sektöründe buna benzer birçok şirket var. Aynışekilde devlet de, belirsiz mekanizmalar sayesinde kanunun kıyısından geçerek sosyal nedenleri öne sürerek söz konusu şirketleri kurtarmaya çalışıyor.“Himko”, elektrik dağıtım şirketlerinin gelecekteki özelleştirmesi için birörnek olabilir.
Çeviri: Şevkiye Çakır
Eylül ayında ülkedeki iş ortamına ilişkin genel gösterge, sanayideki olumsuz değerlendirmelerin etkisiyle Ağustos ayına nazaran 1 puan geriledi. Ulusal İstatistik Enstitüsü NSİ , söz konusu göstergenin sektörde 5,2 puan düşerken yöneticiler..
“Deloitte” uluslararası danışma şirketinin son küresl endeksine göre, her 1000 Bulgaristan vatandaşına 668 konut düşmektedir. Bulgaristan, kişi başına en fazla konut sahibi olan ülkeler arasında Avrupa’da birinci yerde. Bu da ülke emlak piyasasında..
Kalkınma ve İstikrar planı çerçevesinde yenilenebilir enerji depolama projeleriyle ilgili prosedür başlatıldı ve ilgili teklifler kabul ediliyor. Kaynakların miktarı oldukça fazla, süreler kısa, proje adaylarının uyması gereken koşullar da az değil...