Belki 1954 yılının en büyük olayı Ruse ile Curcevo arasında çelik Tuna Köprüsü’nün resmen trafiğe açılmasıdır. Tuna Köprüsü, Balkanlar tarihinde zaman geçtikçe daha büyük önem kazanmaktadır, çünkü 60 yıldır Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiye`yi sadece Romanya ile değil, aynı zamanda da tüm Kuzey Avrupa ile bağlıyor. Burada hatırlatmamız gerekiyor, Tuna Köprüsnün açılışından tam 60 yıl sonra İkinci Tuna Köprüsü olarak bilinen Vidin – Kalafat arasındaki Yeni Avrupa köprüsü açıldı.
Biraz da tarih sayfalarını karıştıralım. Millattan yaklaşık yüz yıl sonra Romalılar, Ruse yakınlarında Tuna nehri üzerinde ilk büyük köprüyü inşa ediyorlar. Daha sonra buna benzer köprüler kuruluyor. Kırım Savaşı sırasında yeni bir köprünün inşa edilmesi fikri doğuyor. 1948 yılında Bulgaristan ile Romanya Sosyalist Cumhuriyetleri arasında “Dostluk, İşbirliği ve Yardımlaşma Anlaşması“ imzalanıyor. Söz konusu görüşmede gerçekten bir köprünün kurulması kararı alınıyor, ancak ilk etapta köprü, Tuna nehrinin iki tarafında bulunan başka şehriler için amaçlanıyor. 1951 yılında projeye start veriliyor. Proje için Ruse ve Yergöğü(Rumence Giurgiu)şehirleri seçiliyor. Sözüm ona “Doğu Blok“ için bu proje son derece jeopolitik ve stratejik önem taşıyor. Köprüye “889 inşaat sahası“ ismi verilirken köprünün projesi tamamen Sovyetler Birliği uzmanları tarafından hazırlanıyor ve kuruluyor, artı büyük bir gizlilik içresinde. Bulgaristan ve Romanya`nın dışında inşaat çalışmalarında Polonya, Çekoslovakya, Macaristan gibi diğer”kardeş Sosyalist ülkeler“ temsilcileri de yer alıyor.
Bulgaristan Ulusal Radyosu (BNR)nin “Altın arşivinde“ 1954 yılında düzenlenen açılış töreninde yer alan üç önemli katılımcının konuşmaları korunuyor. Törende ilk konuşan Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Başkanı Vılko Çervenkov oluyor:
“Bu son derece müthiş köprü, SSSR (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) ve Sosyalist ülkeler arasındaki kardeş ekonomik işbirliğinin meyvesidir. Bu köprü, söz konusu ülkelerin barışçıl politikalarının, ülkeler arasındaki sıkı dostluğun ve Sovyetler Birliğinin bu ülkelere yaptığı karşılıksız ve vazgeçilmez yardımın yeni ve ayan ifadesidir. Tuna Köprüsü, herşeyden önce Bulgaristan ve Romanya`yı daha sıkı bir şekilde hem biribirine bağlayacak, hem de kurulmasında yer alan tüm halk demokratik ülkelerinin bağında yeni bir unsur olacak. Köprü, ticaret hacminin artmasına, yolcuların otomtobil ve demiryolu ulaşımını kolaylaştıracaktır. İşte bu açıdan köprü uluslararası önem taşımaktadır. Tuna köprüsü, Sovyetler Biliminin ve tecrübenin son sözüdür. Izninizle bu alanda en büyük uzmanlarına bize yardımcı olarak gönderdiği için tüm hükümet ve Bulgaristan Halk Cumhuriyeti çalışanları adına, Sovyetler Birliğine şükranlarını sunuyorum. Macaristan, Çekoslovakya ve Polonya Halk Demokratik Cumhuriyetleri, köprüye çok önemli makineler, teçhizat ve metal konstrüksyonlar sağladılar.
Altı sene önce Georgi Dimitrov, Bükreş’te şunları bildirdi: “Tuna nehri üzerinde demir bir köprü inşa etmeye karar vermişiz ve bunu yapacağız. Ama köprünün inşa edilmesinden önce ve sonra iki halkın gönül ve kalplerinde emek, sanat, kültür ve dostluk vasıtasıyla hiç kimsenin yok edemeyeceği canlı bir köprü oluşturmalıyız.”
Bulgar Bakanlar Kurulu Başkanı’ndan sonra söz Rumen meslektaşı Gheorghi Gheorghiu-Dej’e verildi. Konuşmasını iletmeyeceğiz, ama kesinlikle içinde sosyalizm, Sovyetler Birliği, sosyalist işbirliği, kardeşlik ve saire gibi sözcüklere rastlayacaksınız. Kendisi, Bulgaristan’ın eski sosyalist lideri Georgi Dimitrov’un katkılarından da bahsetti.
Sosyalist yöneticilerin sözcük hazinesine has protokol ifadeler, “Obekt 889”un baş yöneticisi Leonid Saprikin tarafından da söylenmiştir. Ama geniş çaplı inşaatı ciddiye alan bir profesyonel olarak kendisi, konuşmasına teknik veriler de dahil ediyor, üç defa da köprünün inşa edildiği kısa sürelere dikkat çekiyor. Uzmanlara göre bu, çağdaş inşaat yöntemleri için bile gerçek bir başarıdır.
“Bugün, 20 Haziran 1954 tarihi, çok önemli bir gündür. Otomobil ve trenlerin aynı zamanda hareket edebildiği iki katlı bir köprüyü faaliyete açıyoruz. Bu, iki komşu demokratik ülke arasında ilk köprüdür. Bu, Bulgar ve Rumen işçilerin ellerinden inşa edilen Avrupa’nın en büyük köprüsüdür. Tesadüf değildir ki Tuna nehri üzerindeki bu demir otoyoluna “dostluk ve barış köprüsü” adı verilmiştir. Bu köprü sayesinde her tür ulaşım yolları ve her tür yük taşımacılığı için imkanlar var. Köprü, öngörülenden yedi ay daha erken olarak ancak iki sene ve yedi ay için inşa edildi. İnşaatın değeri 16 milyon ruble ile azaltıldı. Komisyonu, yapılan bütün denetimlerden sonra köprünün, bütün çağdaş istemlere uygun olduğunu tespit etti. Burada çok büyük bir iş yapıldı. On binlerce metre küp beton döküldü. Bulgar ve Rumen kıyısında iki büyük gar ve bunlara bağlı tesisler inşa edildi.”
Leonid Saprikin’in sözlerini doğrulayan Tuna Köprüsü tarihinden ilginç bir gerçek, köprünün kullanıma açılmasından sonra ancak 1999 yılında tamir edildiğidir. Tamirat işleri de 2004 yılına kadar devam etti.
Çeviri: Şevkiye Çakır, Rayna İvanovaBulgaristan Prag baharı yaşamadı, Kadife devrimi yoktu, Dayanışma hareketi, Havel ve Valensa çapında sosyalizme karşı çıkan ve savaşan adamları da olmadı. Bunun esas nedenlerinden biri halk psikolojisinde gizli belki de ve 9 Eylül 1944 tarihinde..
-‘30 yıldan fazla neredeydin? ’ diye sordular. -Balinanın içindeydim. Hepiniz gördünüz, hepiniz biliyorsunuz, kasten soruyorsunuz bunu. 30 yılı balinanın midesinde nasıl geçirdin? bana sordular. -Bunu da biliyorsunuz- kumarcı..
„Avrupa Birliği mi? Benim tavsiyem: onu hemen kapatın“. Bu sözler korkutucu gelebilir, hele hele Margaret Thatcher tarafından söylenmiş ise ve „Devlet adamı sanatı“ isimli kitabında yer aldıysa. 20.asrın 80`li yıllarında „Demir leydi“ olarak bilinen..