İktidardaki GERB partisinin cumhurbaşkanı adayının henüz bilinmediğini televizyonda yorumlayan Başbakan Boyko Borisov, kaygılı bir ifade ile Bulgaristan’ın dış siyasette son derece karmaşık bir durumda olduğu vurguladı. Borisov, bu açıklamayı yaparken belki de bir sonraki cumhurbaşkanı ve silahlı kuvvetler başkomutanının ülkedeki güvenliğin ve huzurun garantörü olması gerektiğini telkin etmeye çalışıyor ve cumhurbaşkanı görevinde belki de kendini görüyor. Bunun böyle olup olmadığını söylemek henüz mümkün değil, kesin olan bir şey var, o da Borisov’un içinde bulnduğu jeopolitik durumdan gerek başbakan, gerekse cumhurbaşkanı olsun zarar görmeden zor çıkacağıdır.
Geçen hafta Sankt Petersburg’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında uzun zamandır beklenen görüşme gerçekleşti. Artık 53 yıldır devam eden üyelik müzakereleri sürüncemedeyken Rus – Türk görüşmelerin sonucu, dolaylı şekilde olsa da komşu Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan ilişkilerinin önümüzdeki dönemdeki seyrini belirleyecek. Sadece Brüksel’de değil, Sofya’da da gözler Sankt Petersburg’a çevirildi, çünkü orada konuşulan enerji projeleri, Bulgaristan’ı doğrudan ilgilendiriyor. Diğer her devlet için olduğu gibi, Bulgaristan için de enerji tedariği kilit önem taşıyor. Dahası da ülkemiz enerji ihtiyacının yüzde 95 kadarını Rusya’dan karşılarken enerji tedariği, jeopolitik bir anlam da kazanıyor. Enerjideki bağımlılık ne Bulgaristan’ın, ne de Atlas Okyanusu’nun berisi ve ötesinde bulunan ortaklarının hoşuna gitmiyor. Bu bağımlılık, onyıllardır iktidarda sosyalist, yani Rus yanlısı veya muhafazakar, yani Batı yanlısı hükümetin olduğuna göre ülkenin izlediği enerji politikasında rota değişikliğine yol açıyor.
Bundan 14 yıl önce BSP’nin eski başkanı Georgi Pırvanov, cumhurbaşkanlığa seçilince Bulgaristan’da “büyük slam” çağı başladı. Üç büyük Rus enerji projesi – Belene NES, Güney Akım gaz boru hattı ve Burgas – Alexandrupolis petrol nakil hattı söz konusu. Bu üç projeden hiçbiri hayata geçirilmediyse de her üçü günümüze kadar siyasetin gündeminden inmiyor. Üç mega projeye karşı sadece ülkedeki sağ siyasetçiler değil, ABD ve AB de protesto ediyorlar. Başbakan Borisov da ilk başta “büyük slam” karşıtlarının yanındaydı. Hatta bundan kısa süre önce Amerikan işadamlarının katılımı ile Sofya’da yapılan bir konferansta Borisov, Bulgaristan’ın Rus projelerini durdurduğunu söylerken epey memnun görünüyordu. Ancak Putin-Erdoğan görüşmesinin arifesinde başbakan rotayı değiştirdi. AB Komisyonunun Avrupa hukukuna uyulması gerektiği yönündeki tutumuna atıfta bulunan Başbakan yine de Belene santralinin tamamlanmasına, “Güney Akım” projesinin, hatta “Burgas- Aleksandrupolis” petrol nakil hattının tekrar gündeme gelmesine ihtimal verdi.
Enerji politikasındaki bu virajı bölge piyasasında Rusya ve Türkiye’nin şahsındaki rekabet kaygıları ile izah etmek mümkün. Eğer Moskova ve Ankara gerçekten barışırsalar Bulgaristan, kaybedenlerin yanında olacak. Sankt Peterburg’ta Türkiye’de bölgenin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek yeni nükleer santralin kurulması üzerinde duruldu. Böylece Bulgaristan’ın kurulması düşünülen Belene santralinden elektrik ihraç etme umutları sönecek. Buna benzer bir senaryo, “Güney Akım” gaz boru hattı için de beklenir, çünkü 2014 yılının Aralık ayından bu yana bu projenin “Türk Akımı” denen bir alternatifi vardır. Sankt Peterburg’ta Erdoğan’la yaptığı görüşmelerin ardından Rusya Devlet Başkanı, Bulgaristan’ın gaz projesini canlandırmak niyetlerinden haberdar olduğunu, ancak artık büyük zaman ve kaynak kaybına uğramış olan Moskova’nın bu sefer “betonarme” garantiler isteyeceğini de belirtti, ki bu açıklama uzlaşma andırmadı.
Bundan kısa süre öncesine kadar birbirine küs olan Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkiler ısınırken Bulgaristan, kaybeden taraf durumuna düştü. Bu durum maalesef hiç te şaşırtıcı değil, bizim coğrafyada siyasetteki devamlılık, ulusal menfaatlerin güdülmesinde başarının önkoşulu olarak görülmüyor. Sonbaharda cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına ilişkin henüz karar vermiş olmayan Başbakan Borisov’un yapacağı seçim kendisini biraz olsun rahatlatabilir, fakat arkasından gelenin işi hiç te kolay olmayacak.
Çeviri: Tanya Blagova
Dimitır Glavçev başkanlığındaki ikinci geçici hükümet Halk Meclisinde yemin ederek, göreve geçti. Geçici bakanların ana görevi adil ve dürüst seçimlerin yapılaması ve onun güvencesini sağlamaktır . Cumhurbaşkanı yeni erken genel seçim tarihini 27 Ekim..
Cumhurbaşkanı Rumen Radev dün başbakan adayı Goritsa Grınçarova- Kojareva’nın geçici hükümet taslağını onaylamayarak, Bulgaristan’da artık rutinleşen politik kriz döngüsünü daha zor hale getirdi. Cumhurbaşkanı kabinede bakan isimleri arasında mevcut..
Türkiye yurtdışından satın alınan mallara uygulanan vergileri önemli ölçüde artırma kararı aldı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Resmi Gazete'de yayımlanan kararnamesine göre, yurt dışından sipariş edilen ürünlerde..