Bu değerlendirmeyi yapan başkası değil, 2016 yılının ortasından bugüne kadar Grigor Dimitrov’un antrenörü olan ve Bulgar sporcunun potansiyelini keşfedip onu kariyerinin en başarılı senesine ulaştıran Daniel Vallverdu’nun ta kendisi.

Aslında dünyada gösterişli hamleleriyle ve becerileriyle ünlü olan Dimitrov’un yeteneğinden kimsenin şüphesi olmamıştır. Ancak o ve Vallverdu geçen sezon birlikte çalışmaya başlamadan önce Grigor’un önünde çok fazla seçenek vardı ve hatta kendisi oyununda nasıl bir yaklaşım izleyeceğinden emin olmadığını itiraf ediyordu. Vallverdu’nun felsefesi her zaman dengeli olmaktır – kortta, kort dışında, oyunda önde iken ya da karşılaşmanın kritik anlarında. Antrenör, konsantrasyon kaybına neden olabilecek faktörleri minimuma indirmeye çalışıyor.

Takımda arkadaşlık ilişkileriyle ilgilenmesi da bundan az önemli değildir. Sonuç olarak Venezuellalı antrenör Bulgar oyuncunun oyununu basitleştirmeyi başardı ve şu ana kadarki en iyi sezonuna ulaşmasını sağladı. Dimitrov dört başarı elde ederek dünya sıralamasında seneyi üçüncü olarak tamamladı, Brisbane’da, Sofya’da, Cincinnati’deki Masters turnuvasında, Londra’da ise 5 maçtaki 5 galibiyetle elde ettiği azami 1500 puan ve 1998’den beri ATP’nin final turnuvasını ilk defa katıldığı halde kazanan ilk oyuncu oldu. Finalde Grişo, Belçikalı David Goffin’i üç set sonunda 7-5, 4-6 ve 6-3 yendi. Böylece tenis sezonu sonunda milli yıldız büyük bir hızla genç rakiplerini zirve yolunda geride bıraktı ve toplam 5150 puanla dünya üçüncülüğüne yerleşti. En iyi tenisçimiz yakın zamana kadar kendisinden daha fazla umut vaad eden tenisçi olarak adlandırılan Alexander Zverev (4610 puan), Dominic Thiem (4015 puan) ve Marin Cilic (3805 puan)’i geride bıraktı.

Grigor Dimitrov’un bu sezonunu bir şeyle daha hatırlayacağız – Avustralya Açık Turnuvası’na katılımıyla. Orada onun ve Rafael Nadal’ın arasında oynanan yarıfinal, 2017 yılının Grand Slam turnuvalarının en iyi beş maçtan biri seçildi. Melbourne’deki muhteşem mücadele Profesyonel Tenisçiler Birliği (ATP)’nin yıllık sıralamasında üçüncü sırada yer aldı. Nadal 6:3, 5:7,7:6(5), 6:7 (4) setlerle yaklaşık beş saat süren karşılaşmayı kazandı. Dimitrov beşinci sette durum 4:3 ve 40:15 iken ard arda iki puan alarak girişimde bulundu. Ancak İspanyol oyuncu “gizli” maç topu (machball) değerindeki iki fırsatı da geri itti, bir sonraki oyunda ise çıkış yaptı ve daha sonra kendi servisiyle maçı kapattı. “Grigor mükemmel oynadı. Tenisin kalitesi bu akşam fevkalade yüksekti. İkimizin de finalde olmayı hakettiğimizi düşünüyorum. İnanılmaz bir mücadeleydi”, diye konuştu Nadal. Ancak Dani Vallverdu’nun fikrine göre, Grigor’un Avustralya’da Nadal karşısında yaşadığı bu tarz bir mağlubiyet, oyuncuyu kötü şekilde etkileyebilir.

“Grigor’un bu hezimetten dolayı hala canı yanıyor, çünkü Grand Slam’daki ilk fınaline çok yakındı. Kendisi o zaman en iyi tenisini oynuyordu ve buna rağmen başaramadı, ancak bu yenilgiyi olumlu bir şeye dönüştürdük. Bu yenilgi yıl içindeki büyük maçlar zamanında kendisine yardımcı oldu, bunu Londra’da da gördük. 2017 sezonu tarihe geçti. 2018’deki rekabet daha büyük olacak. Sakatlık sonrası birçok top tenisçi kortlara dönüş yapacak. Grigor’un önündeki yapması gereken en önemli şey, en azından bu yıl elde ettiği pozisyonları koruyabilmek. Kolay bir iş değil, ancak çözümünü de bulması gereken öncelikle kendisi, tabi ki ekibinin desteğiyle”. Başarılar!