Doğal güzellikleri ve tarihi mekanları ile donatılmış Poroişte köyü, Razgrad’a sadece 7 km uzaklıkta bulunuyor. Buradaki uygun doğal koşullar, köyde daha Taş Devri’nde yaşamın ortaya çıkması için bir ön koşul oluşturmuştur. Köy tamamen dağlık arazide yer almaktadır, düzlükten çok tepeler bulunur. Doğa, burada güzel ormanlar ve tepeler yaratmıştır ve ortaya çıkan manzara ise tarif edilemesi zor ve muhteşemdir. Köy, kutsal şifalı kaynağı, mağarası ve şapeliyle ünlüdür. Kuzeydoğu Bulgaristan'da tek olan kazılmış kilise ve müzeye dönüştürülmüş Levski’nin yol arkadaşının Komite evi burada bulunmaktadır.
Evin yenilenen görüntüsü, köyün zengin asırlık tarihini sunmaktadır. Ziyaretçiler, köyün geçmişi ile bağlantılı orijinal belgeleri ve kişilerin fotoğrafları burada görebilmektedir.Bölgenin bu sembolik yeri ile ilgili, oldukça zengin olan yazılmış tarihten ilginç anları İvo Stoyanov anlatıyor. Kendisi Razgrad Bölgesel Tarih Müzesi’nde, “15. – 19. yüzyıllar Bulgaristan topraklarının tarihi” bölümünde çalışmaktadır.
“Köyle ilgili ilk yazılı kayıtlar 16. yüzyıla aittir. Köy, İbrahim Paşa Camii Vakfı’nda 1533 yılına ait kayıtlarda Doymuşlar adı ile geçmektedir. Muhtemelen büyükbaş hayvancılıkla uğraşan yörükler tarafından kurulmuştur. Daha sonraları 1573 yılında koyun yetiştiricileri kayıtlarında Arnaud ya da Binbaşı olarak yer almaktadır. Yeni isim, köyün arnavut göçmenleri tarafından kurulduğunu gösteriyor.” diye anlattı Stoyanov. Onun sözlerine göre, köyün özelliği, her zaman Hıristiyanlar tarafından yerleşik olmasıdır. “Arnavutların dışında, muhtemelen Yunan nüfusu da vardı, çünkü mezar taşlarının bir kısmı Yunancadır” diyor tarihçimiz.
Kendisi devam ediyor, İngiliz gezgin John Jackson Arnavutköy’ü 1797 yılında, vadide yerleşik büyük şehir olarak açıklamaktadır. Bu yıllara ait eski tanımlara ve anılara göre, köyde yaklaşık 1200 ev varmış ve 12 000 kişi yaşarmış. Köyde, giriş ve çıkışların yapıldığı yedi kapı varmış ve köy, kil kale duvarı ile çevriliymiş. Köye gelen her yabancının atından inmesi ve diğer yakasına kadar yaya olarak gitmesi gerekmekteymiş. Köyde dört kilise bulunmaktaymış, ancak sadece “Sv. Anastasiy” tapınağı bugüne kadar korunabilmiş. Stoyanov, o zamanki sakinlerin ana faaliyetlerinden birinin ticaret olduğunu açıklıyor.
“1576 yılına ait korunmuş belgeye göre, yerel tüccarlar, bugünkü Hırvatistan şehri olan Dubrovnik’e, 2000 sığır derisi teslimatı için anlaşma yapar. Diğer tüccarlar ise, Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük şehirleriyle Habsburg topraklarına ait, Eflak va Moldova pazarlarına kadar ulaşırlarmış. 1616 yılnda ise köyden inşaat işçileri şimdiki İbrahim Paşa Camii’nin inşaatında çalışmışlar.” diye anlatıyor Stoyanov.
Tarihçinin anlattığına gore Moldovalı voyvoda Vasiliy Lupu bu köyden türemiştir. Yönetimde olduğu yıllarda Vasiliy Lupu defalarca Konstantinopolis Patrikhanesine para yardımı yapmıştır. Şükran işareti olarak 1642 yılında Patrikhane, köyü kendi itaatine alıyor.
“Köyün tarihinde 1806-1812 yılları arasındaki Osmanlı- Rus savaşı dönüm noktasıdır, özellikle 1810 yılındaki olaylar. 1810 yılı ilkbaharında general Kamenski yönetimindeki Rus orduları Balkanlar’a giriş yapıyor ve bu olay yerel Bulgar halkında da isyana sebebiyet veriyor. 1 Haziran’da Razgrad, Ruslar tarafından ele geçiriliyor. Yaz aylarında, Osmanlı orduları ile birçok savaşlar yapıyorlar. Arnavutköy halkı, Rus ordularına yardım eden mangalara katılıyorlar. 1810 yılı son baharında orduların Tuna nehri kuzeyine çekilmeleri esnasında, köy yakılmıştır. General Kamenski, Arnavutköy sakinlerine çagrıda bulunarak, onların burayı terkederek Tuna nehrinin kuzeyine yerleşmelerini tavsiye ediyor. Köy halkı bu çağrıya uyuyor, ancak daha sonra 30 aile geri dönüş yapıyor.” diye anlatıyor tarihçi Stoyanov. Balkan'dan gelen göçmenlerle birlikte, köyde kademeli olarak hayat düzenli hale geliyor" diye ekliyor. Bir sonraki savaş sırasında, 1828-1829 yıllarında halk evlerini yine terkediyor ve savaş sonrası tekrar geri dönüyor. 1864’te ortak okul, 1871’de ise kız okulu açılıyor.
Köyün geçmişi ile anlatılan bu olaylarla ilgili orijinal belge metinleri ve kişilerin resimleri, Poroişte’deki Komite evi sergisinde gösterilmektedir.
“Komite evindeki sergi süreklidir. 1971 yılına ait evdeki eski sergi, Bölgesel Müzenin finans yardımlarıyla 2 yıl önce tamamem yenilendi. Koleksiyonda, köy ve ev tarihinin zengin yaşamı hakkında metinler ve resimlerler aracılıyla sunum yapan, sekiz adet renkli panel yer alıyor.” şeklinde konuşan Stoyanov evin sahibi rahip İvan Samokovski olduğunu belirtti. 1872 yılında Arnavutköy’e, şimdiki Razgrad’ın Poroişte köyüne Angel Kınçev, Gani Çernev ve Marin Tsonzorov geliyor. Rahip İvan Samokovski’nin evinde toplantı yapıyorlar ve gizli Devrim Komitesi kuruyorlar. Razgrad’daki ve Arnavutköy’deki Devrim Komiteleri arasındaki bağlantıyı, yapılan yazışmaları aktararak, yerel tüccar hacı Pavli Geranliev sağlıyor. Komite üyeleri silah satın almak için para toplamaya başlıyor. 5 Mart 1872 yılında Angel Kınçev’in ölümünün ardından, açığa çıkma korkusuyla komite arşivi imha ediliyor ve komite çalışmaz hale geliyor.
İvo Stoyanov’un anlatımına göre, Komite Evi’nde sergilenen belgeler arasında, Levski’nin ve yol arkadaşlarının Razgrad bölgesindeki devrimci faliyetleri ile ilgili iki belge bulunmakta. Bir tanesi, “Bulgar Merkezi Devrim Komitesi” yazısı taşıyan, boş ve mühürlü bir makbuz. Korunan kağıdın üstündeki mühür, Levski’nin devrimci organizasyonunu kurduğu zamana aittir, aynı zamanda Loveç’teki komite ise zamanın hükümeti olarak kabul ediliyordu. Diğer belge ise 14 Haziran 1872 yılına ait bir bildiri. Bu belge ile, “Bulgar Merkezi Devrim Komitesi” yeni tüzük kabul edildiğini ve basımından sonra diğer komitelere dağıtılacağını, üyelerine bildiriyor. Sergide ayrıca, Antik Taş Devri’ne ait kesim araçları, çömlek ve Roma sikkeleri ile Orta Çağ Bulgar Devleti’nden eserler bulunuyor. Bir diğer, 1573 yılına ait ve oldukça değerli olan belge, hayvan yetiştiricileri kayıtları ile bağlantılıdır ve artık köyün adı Arnavud olarak geçmektedir.
Poroishte’nin geçmişi ile ilgili tanışma, 17. ve 18. yüzyıllarından bulgularla devam ediyor. O zaman Arnavutköy’ün ekonomik olarak en iyi dönemiymiş. Sergide yüzükler, küpeler, boncuklar ve kemikler bulunuyor. Mücevherler arasında yaldızlı teller de bulunuyor. Apostol yani özgürlük havarisi Stati’ye ait mühür özel ilgi görüyor. Ayrıca Sv. Nikola Kilisesi’nin bir planı ve sedef haç parçası ile birlikte, 1768 yılına ait Yunan İncil’i de sergilenmekte. Son derece değerli bir buluntu ise, 1828 yılında General Hatov tarafından hazırlanan ve Arnavutköy’ün de işaretlendiği Eflak, Bulgaristan ve Rumeli’nin genel haritasının bir parçasıdır. Ayrıca 18.-19. yüzyıllarına ait ateşli silah ve barut kutusu da gösterilmekte. Sergilenler arasında öğretmen Hristofor Nikoviç’in 1828 yılından yazılı notları bulunmaktadır. Ziyaretçiler ayrıca hastane için kullanılan İzvorovi ailesinin evini de görebilirler. Sergi 1960 ve 1970'lerden ders kitaplarını, rahip İvan Samokovski’nin kitaplarını ve İngiliz gezgin Robert Walsh’un bir günlüğünü de içeriyor. Arnavutköylü 5. Tuna alayında hüzmet etmiş astsubay Dako Georgiev’in madalyaları da görülebilmekte ve ayrıca 19. yüzyıla ait Balkan erkek ve kadın halk kıyafetleri de sergilenmekte.
“Komite Evi’nde görevli biri yok, ancak muhtarlıkta ve okuma evinde anahtar var ve yerel halk istediği zaman misafirlerine köyün tarihini gösterebilirler. Sergi haricinde evin bahçesinde, 17. – 19. yüzyıllarına ait çok sayıda mezar taşının olduğu yer mevcut. Onlar sergiye ekstra bir renk katıyorlar” diyor tarihçi İvo Stoyanov.
Çeviri: Habil Habilov
İslâm dini , insanın Yaradan Rabbi ile ilişkilerini düzenleyen kurallar bütünüdür. Bu kurallara genellikle ibadet kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak İslâm, aynı zamanda Allah’ın kulları arasındaki ilişikleri, yani insan ile insan arasındaki..
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
Ortodoks Kilisesi 26 Ekim’de en büyük Hristiyan şehitlerinden biri olarak kabul ettiği Selanikli Aziz Dimitrios’u anıyor. Ülkemizde Aziz Dimitrios’un adı 13. yy’da Tırnovgrad’da Bizans’a karşı ayaklanması soncu İkinci Bulgar Çarlığının kuran Asen ve..