Bulgaristan geçen haftalarda Dünya Görme Engelliler Satranç Birinciliğine ev sahipliği yaptı. Sıralamada 11. yerde kalan Bulgar takımı beklediği başarıyı yakalayamayınca, grupta yeni düzenleme ve farklı çalışma yöntemi ihtiyacı gündeme geldi. Görme Özürlüler Satranç Federasyonu Başkanı İvan Yanev “Takımda ortalama yaş yüksek. Rasim Nizam’ın hırsı ve başarısı etrafından toplanarak, yeni gençler kazanmalıyız ve adımızı duyurmalıyız” dedi.
Kimdir Rasim Nizam? Satrançta usta oyunculuğuyla örnek gösterilen bu isim nerelidir, hamlelerindeki başarının sırrı nedir, hayat ve spor hikayesi nedir sorularıyla Bulgaristan radyosu Türkçe Yayınlar ekibi olarak biz de onun izini sürdük ve kendisini dinleyicilerimizle buluşturduk.
1971 yılında Asenovgrad’da doğan Rasim, hala doğup, büyüdüğü şehirde yaşıyor. Bu nesilden her Bulgaristan genci gibi, geçiş döneminin sancılarını üzerinde hissediyor. 13 yaşına kadar satranç oynuyor, ancak küçük kasabada antrenör bulamadığı için bu sevdadan vaz geçmek zorunda kalır. 1989 değişimlerinden sonra daha iyi bir geçim ve yaşam umuduyla yurt dışına gider, farklı işlerle uğraşır: Ta ki 1996’da bir kaza hayatını “karartıncaya” kadar. Feci bir trafik kazasında o zaman 24 yaşında olan genç görme kabiliyetinin %95’ini kaybeder. Gözlerinde hafif ışık şeklinde devam eden %5 görme becerisi de bu günlerde %1’e düşer. “Hayatının kararması” terimini tam anlamıyla yaşayan Rasim Nizam, ilk başlarda gözlerinin geçici olarak kapandığını zanneder, ancka kısa sürede hastalığın kalıcı olduğunu anlar ve yaşama farklı “açıyla” bakmak zorunda kalacağını hisseder. İlk başlarda yaşadığı depresyon, stres, üzüntüyle, sevenlerinin ve çevresinin desteğiyle yeni uğraşılar ve çareler arar. İşte tam o zor dönemlerde satranç imdadına yetişir. İki yıl çalışmadan sonra 1998 yılında Bulgaristan şampiyonu olur. Daha sonra görme engelliler satranç dalında on kez Cumhuriyet birincisi olur, beş kez Balkan Şampiyonu ve bir kez Dünya 6.cısı olmayı başarır. “Bizim gibi engelli vatandaşlar için hayat zor. Satranç bana kurtuluş hobisi oldu. Aldığın her kupanın önemi ayrı. Olimpiyat sporu olmadığı için satrançtan para kazanmıyorum. Ancak satranç beni yeniden hayata döndürdü” diyor şampiyon. Satranç ona özgüvenini geri çevirmiş, yeniden yararlı bir birey olabileceğini göstermiş.
Rasim Nizam’ı asıl şampiyon yapan ise ailesi olmuş. Mariya ile daha o kazadan önce tanışmışlar. Rasim’in gözlerinin dış dünyaya kapanması Mariya’yı korkutmamış ve her zaman sevdiği eşinin “gözleri, kalbi ve öteki yarısı” olmuş. Ailenin üç çocuğu var, Melisa ve ikiz Berk ile Dilara. İkizler çok küçük doğdukları için üç yıl boyunca Rasim Nizam “babalık iznim” dediği evden ayrılmamış ve bebeklere bakmış. “Bazı şeyleri görmediğimi anlayınca hemen başladılar yaramazlıklar yapmaya” diyor gülerek ve çocuklarına çok iyi eğitim verdiklerini gururla anlatıyor.
Ailesinden ve satrançtan sonra en sevdiği şey ise, gezmek ve farklı yerleri “görmek”. “Görmek” için de bol bol resimler çekiyor. “Ben Japon turistleri gibiyim - yüzlerce fotoğraf çektiriyorum” diyor ve şöyle izah ediyor bu olayı: “Gözlerim çok az gördüğü için gittiğimiz yerleri pek ayrıt edemiyorum. Eve gelince bütün fotoğrafları bilgisayara yüklüyorum ve onları beş, altı kat büyüterek gittiğimiz yerleri iyi görebiliyorum. Nerede olduğumu daha iyi anlıyorum” diyor.
Mariya’nın Hristiyan, kendisinin Müslüman oluşu ise hiçbir sorun teşkil etmiyor. Tam tersine…. Rasim Nizam “Evde hep bayram seyran var. Yılbaşında Noel’i, Bayramlarımızda Ramazan’ı, Kurban’ı… Kimse kimseye karışmıyor ve tüm aile bu günleri beraber kutluyoruz” dedi.
Rasim, Mariya, Melisa, Berk ve Dilara gezmeler ve tatiller konusunda çok hemfikir bir aile. Velingrad’ta tatilden yeni dönen aile, şimdi de Kurban bayramı öncesi İstanbul’a gitmeye hazırlanıyor. Rasim Nizam’ın ağabeyleri orada yaşıyor. “Her yıl bir, iki hafta orada geçiriyoruz. Onlar bana çok destek oldu, onları da çok seviyorum” diyor ve sadece satrançta değil, insani ilişkilerde de adeta örnek teşkil ediyor.
Bu günlerde farklı bir heyecana kapıldı. Boston tipi ameliyat için yakında Münih’e gitmeyi hedefliyor. Bundan önce geçirmiş olduğu iki göz ameliyatı başarısız olmuş. Bir donor göz ameliyatı sayesinde bir ay gözleri görmüş, ancak vücut donor gözü kabul etmemiş. Şimdi yine umutlu..
Hep umutlu, hep güler yüzlü…Hep şampiyon ve hep mütevazi!
Gözlerimle değil, kalbimle, mantığımla, çevremle ve sevenlerimle ben dünyayı yeniden görmeyi öğrendim” diyen Rasim Nizam, çocuklarının geleceğini şu sözlerle özetliyor: “ Hayatta tek başına ayakları üzerine durmayı öğrensinler, kendilerine, ailelerine, topluma yararlı bireyler olsunlar. Hayalim bu. Planlarım bundan ibaret” .
Fotoğraflar:özel arşiv
Yüzde yüz Bulgar yapımı olan ilk elektrikli hiper otomobilin tanıtımı , ülkenin farklı yerlerinden binlerce insanın Rodoplar’da yer alan Slaşten köyü meydanında bir araya gelmelerine sebep oldu. İstikbalin aracı olarak tarif edilen..
Her yıl 15 Ekim tarihinde düzenlenen Beyaz Baston Günü etkinlikleri ile görme engelli vatandaşların yaşadıkları zorluklara ve özellikle de onların toplumla olan bağlılığına dikkat çekiyor . Beyaz Baston günü, görme engellilerin nasıl..
ABD, Chicago’daki Bulgar topluluğu içinde en faal gönüllülerden biri olan Dimitrovgrad doğumlu Jechka Geshovska’yı konuk ediyoruz. Jechka bundan 13 yıl önce eşinin hayali peşinde gitmeye karar verince aile, Sofya’dan sınırsız fırsatlar..