Teoriden pratiğe komşu hakları
İslâm dinin komşuluğa bakışını ve bu konudaki ana ilkleri Kur’ân-ı Kerim ve Hazreti Muhammed (s.a.s.)’in hadisleri çerçevesinde daha evvel ortaya koyduk. Ancak İslâm dini konulara sadece teorik olarak bakmamaktadır ve pratikte uygulanmasına önem vermektedir. O yüzden Kur’ân-ı Kerim’de iman-amel, inanç-eylem ilişkisi çok sağlamdır. Kalpte, olanın dile, dilde olanın davranışlara yansıması beklenmektedir.
Bu bağlamda komşuluk hususunda hadis kitaplarının komşuluk bablarında, fıkıh kitaplarının muamelât bölümlerinde, ahlâk kitaplarının komşu hakları başlıkları altında “komşuluk hukuku” ile ilgili son derece açık ve net kurallar, hükümler yer almaktadır.
Meselâ, fıkıh kitaplarında satılan malda komşunun öncelik hakkı anlamına gelen “şuf’a” ve ortak kullanım hakkı diyebileceğimiz “irtifak” konularına yer ayrılmıştır. Bir hadis-i şeriflerinde ise Peygamber Efendimiz, sahabe-i kiramdan Muaviye bin Hayde’nin sorusu üzerine Müslümanın komuşusuna karşı olan başlıca görevlerini şöyle bildirmiştir: “Komşunun hakkı, hastalandığında ziyaret etmen, öldüğünde cenazesini kaldırman, istediğinde borç vermen, muhtaç olduğunda ihtiyacını karşılaman, hayırlı işlerini tebrik etmen, musibet zamnlarında sabrı tavsiye etmendir.”
Pratiğe dönük daha pek çok uygulama ve tavsiyeyi burada zikretmek mümkündür. Ancak insanın yapacakları arasında bir de devamlı olarak kötü komşudan Allah’a sığınması gelmektedir. Zira kötülük başa geldikten sonra “Vah! Tüh!” etmek yerine herşeye muktedir olan Allah’tan kötü komşulardan bizi koruması için dua etmek son derece önemlidir ve bunu bize bildiren de son peygamber Hazreti Muhammed’dir.
O yüzden fırsat buldukça Peygamberimizin dilinden dökülen şu dua ile Allah’a yakarışta bulunalım:
“Allâhüme innî eûzü bike min câri’s-sûi fî dâri’l-mukâme; feinne’l-câra’l-bâdiyeti yetehavvelü”
“Allah’ım! Devamlı ikamet etmekte olduğum evin kötü komşunundan sana sığınırım, zira göçebe, geçici komşu değişir, gider.”
Unutmayalım ki, iyi komşu insanın mutluluğuna katkı sağlayacağı gibi, kötü komşu da huzursuzluğuna sebep olabilecek veya mutsuzluğunu artırabilecektir. Bu sebeple Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Dört şey mutluluğa götürür: Sâliha kadın, geniş ev, iyi komşu ve kolaylaştırıcı bir binek. Dört şey de insanın şekavet/mutsuzluk getirir: Kötü komşu, kötü kadın, kötü binek ve dar ev.”
Şükür, insanın fıtratından gelen, yani doğal özelliklerinden biridir. Yapılan iyiliğe, verilen nimete değer vermek, kadirşinaslık göstermek ve bunu bir şekilde şükran ve teşekkür ile dile getirmek anlamına gelen şükür, nankörlüğün zıddıdır. Zira nankörlük,..
Bulgaristan Bilimler Akademisi(BAN) Ulusal Doğa Bilim Müzesi’nden paleontologlar, günümüz Trın şehri bölgesinde 80 milyon yıl önce hayvanlar dünyasının nasıl göründüğü sorusuna yanıt arıyor. Trın yakınlarında bu yıl yedincisi düzenlenen..
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.