Yavor Nedelçev aslen Silistralı. Şu anda Karadeniz’in başkenti Varna’da ünlü bir otelde yönetici olarak çalışıyor. Aynı zamanda da arıcılık yapıyor. Kendisiyle otelcilik ve arıcılık arasında ortak noktaları konuştuk.
Otelcilik ve arıcılık arasında ortak noktalar var mı?
Aslında son yıllarda Bulgaristan’da olduğum dönemlerde otelciliği ve arıcılığı bir araya getirmeye çalışıyorum. Uzun bir süreliğine - yaklaşık 20 yıldır turizm ile uğraşıyorum ve bunlardan neredeyese 16 yılım deniz ve nehir yolcu taşımacılığında geçti. Tüm Avrupa nehirlerini boydan boya aşmış bulunuyorum. Fransa’nın Sen ve Rhône nehirlerinin yanısıra Tuna’yı da adım adım aşmış oldum.
On yıldan bu yana arıcılıkla da uğraşıyorum. Belki de arıcılık, yurda dönmem için başlıca nedenlerden biri oldu. Şimdi aynı zamanda otelciliğin yanısıra arıcılık da sevdiğim uğraşılardan bir tanesi. Her ikisini de başarıyla yerine getirmek için zaman bulmaya çalışıyorum. Arıcılığa aslında hobi olarak başladım ve şimdi de iş haline geldi. Şu anda 200 arı kovanım var. En büyük kovanlığım Provadiya’ya yakın Ovçaga köyünde bulunuyor. Buradaki arı kovanlarının büyük bir kısmını bölgeden bölgeye taşıyorum ve sözüm ona mobil arıcılık sistemini uyguluyorum. Arılardan elde ettiğim ballar arasında Akasya, Ihlamur, Kupaj (karışık) ballarım var, ki bu benim bölgemde Ihlamur, Ayçiçek ve bu bölgede çok fazla olan Deve dikeni karışımı olarak ortaya çıkıyor. Bununla birlikte arı poleni, bal mumu, tümarıcılık ürünlerini üretiyorum, hem kendi ihtiyaçlarımı karşılamak, hem de satış için. Son yıllarda analar da üretiyorum.
Otelcilik mi arıcılığa, yoksa arıcılık otelciliğe mi yardımcı oluyor?
Her ikisi de, hem arıcılık, hem de otelcilik, büyük bir organizasyon, zaman ve emek gerektiriyor. Ama turizm alanında daha uzun bir tecrübeye sahip olan bir kişi olarak, herşeyin çok düzgün olmasını öğrendim, hem de herşeyin kurallara göre düzenlenmiş olmasını öğrendim. Arıcılıkta da temel bilgiler gerekiyor, çünkü arıcılık da devamlı bilgilerin yenilenmesini gerektiriyor. Yeni teknolojiler kullanarak arıcılıkta da hayli başarılı oluyorum.
Varna’lı otel yöneticisi Yavor Nedelçev’e son yıllardaki arıcılığın durumunu sormadan geçemedim. Tarımda, haşarata karşı kullanılan ilaçlar, arıların toplu halde ölümüne neden oluyor. Diğer taraftan ikinci bir problem, arıbalının satışı sırasında meydana gelen zorluklar var. Siz ne düşünüyorsunuz?
Gerçekten bunlar ülke arıcılığında herkesin karşılaştığı sorunlardır. Bir arı çiftliğinin kurulması çok fazla yatırım gerektiriyor ve bu yatırımların büyük bir bölümünü insan kendi başına yapıyor. Daha sonra ise arı çiftliği, Avrupa fon kaynakları tarafından da destek gerektiriyor. Arı balı piyasasına gelince. Bu piyasa aslında çok değişkendir, bundan dolayı herkes farklı şeyler sunarken farklı beklentilerde de bulunuyor. Biraz önce de dediğim gibi, benim bölgemde çok fazla Deve dikeni var. Benim ürettiğim arı ballarda Deve dikeni ağır basıyor. Aynı zamanda Zemedeliye Tarım Fonu tarafından sağlanan birçok program var arıcılara yönelik, özellikle de genç arıcılara.
“Genç çiftçi” programı, ki bunlardan bir tanesine ben son yıllarda başvurdum ve başarıyla uyguladım. Ama dediğim gibi, bütün bunlar çok büyük bir yatırımın ardından gerçek olabiliyor. Tek sözle bütün bu insanların desteğe ihtiyacı var, hem Tarım Bakanlığı tarafından, hem de Avrupa fon kaynakları desteğine.
Her zaman Bulgar arı balını anlatırken” eşi benzeri yoktur, doğaldır ve lezztlidir ve henelde tat geliştirmek amacıyla kullanılır” deriz. Ancak hiçbir yerde Avrupa marketlkerinde satılan balların üzerindeki etiketlerde Bulgar arı balı içeriyor, diye geçmiyor. Bu konuda neler yapılmalı, sizce?
Ben neredeyse tüm dünyayı dolaşmış bir kişiyim. İnsanın ayak basmadığı yerler vardır, tabii ki. Bütün bu yıllar zarfında, dünyayı gemilerle turladığım sıralarda bu ülkede ne tür balın kullanıldığını sormadan geçmemişimdir. Bulgar balının satılmakta olup olmadığını hep merak etmişimdir. Gerçek şu ki, Bulgaristan şifali bitkiler açısından dünyada 3. sırada yer alıyor. Ve aynı zamanda da en büyük şifalı bal üreticisi ve uçucu yağ üreticisisidr. Aynı zamanda arı balı bütün bu şifalı bitkiler çeşitliliğini içeriyor ve bizim arı balımızın satın alınmasının ana amacı, tat düzelticisi olarak kullanılmasıdır.
Bildiğim kadarıyla Avrupa bizim arıbalımızı “tat düzelticisi” olarak kullanmaktadır. Bilindiği üzere bizler en fazla arı balını Almanya’ya satıyoruz. Oradan farklı yerlere gidiyor. Ben şahsen ürettiğim balı hem Bulgaristan’da, hem de Avrupa’da satabiliyorum, çünkü Avrupa’ya dışardan çok “tek türlü”, yani monokültür dediğimiz arı ballı türleri giriyor.
Fırsatı yakalamış iken tecrübeli bir turizimciye Bulgaristan turizmini sormadan olmaz. Ama genelde ülkemizde turizimden yaz sezonunun ve kış turizminin arifesinde bahsediliyor. Sizler, dünyayı gezen, dolaşan, farklı ülkeleri gezen ve oradaki kültürlere dokunan bir kişi olarak Bulgaristan turizminin nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben herşeyden önce belirtmek isterim Bulgaristan, dünyada en güzel yerlerden biri, hatta en güzel ülkesi diyebilirim. Eşi benzeri olmayan doğaya sahibiz, turizmimizin ise binbir imkanı vardır, çünkü ülkemizin Karadeniz’i var, yeterince kış tatıl merkezleri, ki burada 4 mevsim turizm için son derece elverişlidir. Bizler ise hala küresel ısınmadan uzak kalmış bir ülkeyiz. Ayrıca Bulgaristan eşi benzeri olmayan termal kaynaklarına sahiptir. Ülke genelinde 520’den fazla termal kaynak var. Bildiğim kadarıyla debit, yani akış hızı açısından ülkemiz, İzlanda’nın ardından geliyor. Saniyede 5 litre şifalı su kaynıyor. Ve bütün bunları biraraya getirdiğiniz zaman, ki Bulgaristan’ın coğrafi konumunu da unutmamamız gerekiyor, ülkemiz Avrupa genelinde kilit yerde bulunuyor. Benim gözümde ülkemiz muhteşemdir. Ama turizm alanında daha çok çok çalışmamız gerek.
Gittiğim, gördüğüm ve tecrübe kazandığım, staj yaptığım bütün şirketlerde bunu gördüm. Başarılı bir turizm, ancak yetenekli ve iyi yetiştirilmiş personel ve kadro ile mümkündür. Buraya tabii ki, turizme atılmayı düşünen bütün o gençleri de dahil ediyorum. Önerim şu: her otel sahibi, personelin gereken düzeyde eğitim alması için bu insanlara zaman, yatırım ayırması gerek. Herkes diğerinden öğreneceği vardır, diye düşünüyorum. Turizmde olsun, arıcılıkta olsun. İnsan, hiçbir zaman “Ben herşeyi biliyorum “ demesin. Muhakkak ki, öğrenecek şeyler vardır. Herkesten ve her zaman!”
Fotoğraflar: özel arşiv ve Şevkiye Çakır
Bulgaristan ve Çin arasında diplomatik ilişkiler 75 yıl önce, 1949 yılında kuruldu. Bir yıl sonra Çin Halk Cumhuriyeti ve Bulgaristan Halk Cumhuriyeti karşılıklı büyükelçiler atadı ve ikili ilişkiler kapsamlı bir şekilde geliştirildi- kültür, bilim,..
Bulgaristan’ın en büyük alüminyum işletmesi olan Şumen “Alkomet” şirketini genişletme projesinin açılışı bugün yapıldı. Şirketin 140 milyon leva değerindeki yeni yatırımı 160 kişiye istihdam sağlayacak Türk yatırımcı Fikret İnce..
BNT’nın aktardığı habere göre, bu yıl son 10 yılın en düşük mısır ve ayçiçek hasadı elde edildi. Mısır verimi ve üretimi açısından 2024 yılı üst üste ikinci son derece zayıf yıl olacak . Son aylarda seyreden aşırı sıcaklar verimde yüzde 30..
Uluslararası iş ve ekonomi gazetesi Financial Times (FT) tarafından aktarılan habere göre, Rus enerji devi Lukoil , Balkanlar'daki en büyük..