Uluslararası dayanışma ve gizli diploması
Bulgarların özgürlük arzusu, bastırılmış olan 1876 Nisan Ayaklanması ile zirve yapıyor. Tüm Avrupa’da Bulgar halkı ile dayanışma dalgası yükseliyor. O dönemin basınında Nisan Ayaklanması ve Bulgarların kaderi hakkında dokunaklı yazılar çıkıyor. Bunlar arasında İngiliz gazeteleri için çalışan Amerikalı gazeteci Januarius MacGahan’ın keskin kalemi herkesi etkiliyor.
Rusya’da ise dayanışma hareketi bir başka güçlüdür ve bu da Rus monarşisinin Boğazlar üzerinde ( İstanbul ve Çanakkale) asırlara dayanan egemenlik kurma özlemiyle de uyum halinde. Peterburg, Kırım Savaşında düştüğü izolasyonu yaşamamak amacıyla Osmanlı İmapratorluğu ile savaşa önce dimlomatik yollardan başlıyor. Rus tarafının birçok uzlaşmayı kabul etmek zorunda kaldığı ve Büyük Güçlerle yaptığı anlaşmalarda, büyük bir olasılıkla Balkanlar’ın savaştan sonra sınırları da çizilmiş bulunuyor. Böylece Rusya İmparatoru II. Aleksander’ın rahatlamış oluyor ve Bulgaristan için Kurtuluş olarak bilinen Rus- Osmanlı Savaşını ilan ediyor.
Beklenmedik ağır bir savaşın ardından uzlaşılarla dolu bir barış
Bulgaristan’ın Kurtuluşu ve dünya jeopolitikası
Çarlık Rusya’nın rolü ve Balkanlar’da sürdürdüğü politikası, daha Kurtuluş’un ardından tartışmalara yol açıyor ve neticede önde gelen Bulgarlar Rusofil (Russeven) ve Russophob (Rusya karşıtı) olmak üzere ikiye ayrılıyor. Fakat Russophob ve Rusofil’lerin yürüttüğü en hararetli tartışmalarda bile Kurtuluş gerçeği kimsede şüphe yaratmıyor. 1888 yılında 3 Mart Kurtuluş Günü olarak ilan ediliyor, çünkü bu, beş asrın ardından Bulgaristan isminin siyasi haritada doğduğu gündür. Hatta kutlamalar 1915-18 ve 1941-44 yıllarında Bulgaristan’ın iki dünya savaşında Almanya müteffiki olarak ve ayrıca ülkenin, 1916 yılında Rusya ile Dobruca’da ağır çatışmalar yürüttüğü yıllarda bile iptal edilmiyor. 1991 yılında 3 Mart, Bulgaristan’ın Kurtuluş Bayramı olarak ilan ediliyor. Bulgar toplumunda Bulgaristan’ın resmi bayramının hangi tarihte kutlanmasına dair, tartışmalar sürüyor. Fakat özgürlük için hayatını feda edenler, bu tarihte anılmalıdır.
Çünkü, tarih, “keşke” kelimesini tanımıyor. Bugünün açısından Bulgaristan’ın 19.asırda kurtulması için başka seçenek yoktu. Çünkü jeopolitika bir aşk dansı değil, tam tersine bir menfaat oyunudur. Tarihle tartışılmaz. Tarihten ancak hayallerle, emek ve fedakarlıklarla kazanılan iyi şeyleri almak gerek. Tarihin küllerini savurarak pırlantaları almak gerek.
Çeviri: Şevkiye Çakır
İnsanı en güzel bir surette yaratan ve yarattıklarının en şereflisi makamına oturtan Cenâb-ı Allah, onun üstünlük ve zayıflıklarını da bilmektedir. İnsanın üstün vasıflarını korumak, eksik taraflarını tamamlamak ve yanlış yola gitmesninin önünü almak..
İslâm dini yeryüzüne çöken karanlığı yarıp insanlığa muhtaç olduğu aydınlığı göndermediği dönemde dünyaya gelerek melekleri ve insanları sevindiren nurlu yetim Hazreti Muhammed (s.a.s.), önce babadan, sonra da anadan yetim kalınca dedesinin himayesinde..
İslâm dini, her insanı belirli hak ve sorumluluklar taşıyan bir şahsiyet olarak kabul eder. Her şeyin sahibi olan ve Mâlikü’l-mülk ismini taşıyan bütün mülkün mutlak sahibi Cenâb-ı Allah, mahlûktın en şereflisi olarak yarattığı insana mülkü üzerinde..