“Dünden Bugüne Radyo” bölümünde bu kez sözü Şefket Feyzullov’a bırakacağız. Radyonun üzerinde etkisi ve çalışmaları hakkındaki bütün bilgileri, anıları, izlenimleri ve dileklerini dinleyicilerimize aşağıdaki yazıyla kaleme aldı:
“Ben Şevket Feyzullov 25 Ağustos 1934 tarihinde Ruse ili Vetovo belediyesi Glocevo kasabasında orta halli bir çiftçi ailesinde dünyaya gelmişim. İlk ve orta öğrenimimi köyümüzdeki Türk okulunda, lise öğrenimimi ilçe merkezimiz Kubrat Bulgar Lisesinde gördüm.
Kızıl Ordu 9 Eylül 1944 tarihinde Bulgaristan’a girdiğinde ben 10 yaşındaydım. Mahalle çocuklarıyla birlikte Kızıl Ordu erlerine karpuz kavun ikram ediyorduk. Köyümüzde 2-3 ay kalan askerlerin arasında bir Rus Salim vardı. Ağabeylerimiz Koca gölcüğe atlarını sulamaya onunla beraber gidiyorlardı.
9 Eylül 1944 tarihinden sonra Silistra köylerinden olan bir halk şairinin Mehmet Müzekka Con’un yazdığı “Kızıl Ordu” marşı söylenmeye başlandı:
Hızlandık alırız hızı,
Doğdu, göründü Rus yıldızı.
Selam verdi Moskof kızı,
Bayrakları hep kırmızı.
Ey gelencik nedir tasan,
Sevgilinden ırak mısın?
Şehitlerin al kanından,
Yaratılmış bayrak mısın?
Stalin’in kuvveti var,
Hem demirden yumruğu var.
Yumruktan doğruluk bulduk,
Boyunduruktan kurtulduk.
Şimdi Deliorman’ın bahtı değişmiş oldu. Boyunduruktan kurtuldu. Nazilerden canı yanan anne babalarımız Vatan Cephesi iktidarına oyunu verdi. Yeni Bulgar Millet Meclisindeki Türk milletvekillerinin arasına Loveç’li Hafız İbrahim Bilal Gencev de girdi. Stara Zagora’da Türk Öğretmen Okulu açıldı. Küçüklere “Eylülcü çocuk” büyüklere “Işık”,”Dostluk” ve “Halk gençliği” gazeteleri çıkıyor. Okuma evi sahneleri bize açıldı. Ben kutlamalarda Mehmet Fikri’nin “Bulgar bayrağı” şirini, arkadaşım Aptullah Hamza Kulaklı “Pirin” şirini okuyorduk.
Pek manalı üç rengin
Yok dünyada hiç dengin.
Görmemiştir eşini,
Yerler, gökler ve engin!
…………
Pirin, pirin,
Yaz günleri sen pek şirin!
Hoş hoş kokar çiçeklerin,
Güzel Pirin, güzel pirin!
Radyolarımızın Stara Zagora dalgası üzerinden Ülfet ablamızın sunduğu Türkçe radyo yayınlarını dinlemeye başladık.
Nazım Hikmet’in ilk, 1951 yılı ziyaretinden sonra Bulgaristan Türklerinin “Lale devri” başlamış oldu. “Narodna prosveta” yayın evi liseler dahil, Türk okullarına kitap ve okuma kitapları yayınlıyor, “Yeni Hayat” ve “Piyoner” dergileri çıkıyor.
1952-1953 öğrenim yılından itibaren Sofya “Sveti Kliment Ohridski” Devlet Üniversitesinde açılan Matematik-Fizik, Tarih-Felsefe ve Türk filolojisi bölümlerine her yıl 30-ar burslu ve yatılı öğrenci kabul ediliyordu. Çağdaş terimleri kullansak bu gelişmeye Ali Rafiev projesinin meyveleri dememiz gerekir. O dönemde Bulgar Komünist Partisinin Merkez Komitesinde Türk ve azınlık işlerine bakan adam İsperih (Kemallar) ilçesi Lıvino (Aslan) köyünde yetişen Ali Rafiev’di.
Eşimle birlikte Türk Dili ve Türk edebiyatı öğretmeni olarak atandığımız Razgrat Türk Pedagoji Okulu gibi okullar sonraları kapandı.
Eşim Pleven kız lisesinden aldığı ana okulu öğretmeni diploması ile öğretmenlik edip emekliye ayrıldı, ben Bulgar filolojisi ve gazetecilik bölümü mezunu oldum. 7 yıl Pleven belediyesinin “Katya Popova” sanat müziği korosunun idari görevinde, 11 yıl Pleven İnşaat Kolordusu kültürel çalışmalar görevinde yüzbaşı, binbaşı olarak görev aldım.
Pleven’de kaldığım dönemde Sofya radyosu Türkçe yayınlarına da haber gönderiyordum. Belli başlı haberlerden biri dünyaca anılmış filharmoni orkestra şefliği eden Mesru Mehmedov’un Pleven filarmoni orkestrası konserine aitti. “Yeni ışık” ve “Trudovo delo” gazetelerine gönderdiğim röportajlar değerlendiriliyordu. 01.01.1978 tarihinden itibaren İnşaat ordusunun “Trudovo delo” gazetesine göreve alındım ve 190 yılına dek çalışıp albay rutbesi ile emekli oldum.
Bizim “Lale devrimimizde” Sofya Radyosu öncülük eden kurum ve kuruluşlar arasındaydı. Bu değirmenin dolabı normal dönüyordu. Suyunu sağlayanları anmak isterim. Hasan Tekkeli, Nadiye Ahmedova, Fuat Saliev, Sebat Milaşeva, Sabahattin Bayramov, Ahmet Şerifov, Yıldız İbrahimova, Osman Azizov, Enver İbrahimov, Kadriye Latifova, Adem Bayraktarov, Mehmet Bekirov. Sağ olanların kulağı çınlasın, aramızdan ayrılanlar nur içinde yatsın!
Yayın şefi Hasan Tekkeli, her yıl 9 Mayıs Kızıl Ordu Zafer Bayramı ve Bulgar Halk Ordusu Günü kutlamaları yayınlarında mikrofona beni davet ediyordu. Ben de bu ekibe seve seve katılıyordum. Ocak 1985’te yayınlar kapatılıncaya kadar ben bu görevi sürdürdüm.
1984-1985 yıllarında Türklere uygulanan baskılar sırasında Türkçe yayınlar (müzik kayıt fonu) fonoteğinin başından geçen trajik bir olayın nasıl atlatıldığını anlatmak isterim. Bunları genç nesil öğrenmeli ve bilmeli. Fondan sorumlu bir kadın görevliye emir verilir: “Yarın tüm kaset ve bantları bir kamyona yüklet, Sofya dışında bir yerde onları yak”!
Kadın bu olayı o akşam eşi akademisyen Prof. Nikolay Kaufman’a anlatır. Akademisyen bu emre çok üzülür ve eşine ertesi gün kaset dolu kamyonu BAN- Bulgar Bilimler Akademisi’nin Müzik Bölümü deposuna boşaltmasını rica eder. Trajedi böylelikle önlenir. Akademisyen Prof. Nikolay Kaufman’a ve eşine olan gönül borcumuzu unutmadık, yıllarca unutmayacağız.
Birkaç yıl önce “İnsanlık” Vakfı yönetimi, Sofya’da dünya halkları kültürleri arasında köprüler kuran şarkıcı ve müzisyenlere, sanatçılara takdirname ve madalya verdi. Ben bu törene Ankara’dan gelemeyen Yıldız İbrahimova’nın vekili olarak katılmıştım. Katılanlar arasında Akademisyen Prof. Nikolay Kaufman da vardı. Yıldız’ın ödülüne teşekkür ettikten sonra Akademisyen Prof. Nikolay Kaufman’a hitaben sana daha bir ödül verilmesini önermekteyim deyip bu fonun ateşten kurtarılması olayını salondakilere açıkladım. Alkışların sonu olmadı! Akademisyen yalnız şunu söyleyebildi gülerek:
- Şevket, sen beni ele verdin! Emniyet zaten olayın failini çoktan araştırıyordu, dedi!
Sofya Radyosu’nun Türkçe yayınları demokrasi döneminde de Türk kimliğimizin korunmasında, ana dilimizin Eğitim Bakanlığı tarafından ders müfredat planına alınmasında, anayasada azınlıklara tanınan hakların güncel hayatımızda kullanılmasında bize yardımcı olmaktadır.
Sofya Radyosu’nun Türkçe yayınları ekibine sağlık ve yeni yeni yöntemlerle dinleyicilerin gönüllerini okşamayı, yurdun her köşesine ulaşmayı dilerim”.
Şefket Feyzullov ile yaptığımız söyleşiyi aşağıdaki linkten dinleyebilirsiniz:
Yaşadığı yerin kültürel ve dini zenginliğini temsil eden, barış ve sevgi mesajlarını resim ve yazılarıyla duyuran bir kızla tanışacağız- Dilek Yüksel. Dobruca ovasının Tervel şehrinden olan Dilek, "Yordan Yovkov" okulunda 11. sınıf öğrencisi...
Edirne Trakya Üniversitesi (TÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Yıldırım, 1878’den günümüze kadar Bulgaristan'dan Türkiye’ye göçler konusundaki çalışmasını BNR Türkçe Yayınlar Bölümünde “Sizden bize, Bizden size” programında..
Dağlarında, ormanlarında, meralarında yetişen bir birbirinden farklı ağaç, çiçek ve şifalı bitkiler sayesinde Avrupa’da en kaliteli ve çeşitli arı balı türlerine sahip ülkemiz Bulgaristan’da farklı bölgelerden farklı nesillerden..
Yaşadığı yerin kültürel ve dini zenginliğini temsil eden, barış ve sevgi mesajlarını resim ve yazılarıyla duyuran bir kızla tanışacağız- Dilek Yüksel...