Avrupa Parlamentosu seçimlerine yaklaşık bir buçuk ay kalıyor olsa da, görev süresinin sonunda şimdiki Avrupa Parlamentosu AB’yi destekleyen kişilerin, malların ve sermayenin hareket özgürlüğü, rekabet ve tek serbest ortak piyasa gibi ilkelerin bazılarını olumsuz yönde etkileyecek bazı direktiflerde değişiklikleri gözden geçiriyorlar. Burada “Hareketlilik” paketinden söz ediliyor ve 1-4 Nisan tarihleri arasında Brüksel’de düzenlenecek şimdiki Avrupa Parlamentosu’nun son toplantısında oylanıp kabul edilmesinden bahsediliyor.

Radio Bulgaria’ya verdiği demeçte Avrupa Muhafazakarları ve Reformcuları partisinden Angel Cambazki oylamanın sonucunun tahmini zor olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Kurallar çerçevesinde bir takım teklifler hazırladık, birçok rakiplerimizden farklı olarak biz sadece bunun üzerinde çalışıyoruz. Kendi kurallarını şiddetle ihlal ediyorlar. Biz onları takip ediyor ve taleplerde bulunuyoruz. Ne yazık ki, bundan sonra ne olacak konusunda ben tahmin veremem (geçen hafta oy vermeyen üç Bulgar AP milletvekili yüzünden). Altın bir fırsat kaçırdık.”

EPP partisinden Andrey Kovaçev de “Hareketlilik” paketinin oylanmasının bir sonraki Avrupa Parlamentosu’nda oylanması gerektiğini düşünüyor.

Bununla beraber, Brexit konusu da gündemdeydi, çünkü Avrupa Parlamentosu milletvekilleri bunun belirlenen 29 Mart tarihinde yapılıp yapılmayacağını merak ediyordu. Ancak İngiltere’nin AB’den ayrılması şimdilik 12 Nisan’a ertelendi. BNR’nin düzenlediği “Avrupa fikirleri – kriz, entegrasyon veya parçalanma, bakış açıları ve riskler” konulu tartışma programında Brexit konusuna vurgu yapıldı. Dört farklı siyasi partiden AP milletvekilleri konuyla ilgili görüşlerini paylaştı: Avrupa Halk Partisi (EPP)’nden Andrey Kovaçev, Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular partisinden Angel Cambazki, Sosyalistlerin ve Demokratların İlerici İttifak grubundan GeorgiPirinski ve Avrupa için Liberaller ve Demokratlar İttifakı’ndan İlhan Küçük.

Andrey Kovaçev’e göre, Brexit’in tek olumlu etkisi öngörülebilir gelecekte, İngiltere’nin örneğini izleyecek başka bir ülkenin olmayacak olmasıdır. Angel Cambazki, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Orta Doğu’da çatışmalı bölgelerde yaşayan herkese yönelttiği davet ile mülteci akınını başlatmış olduğunu, İngiltere’nin de haklı olarak bundan korunmak istediğini hatırlattı. İlhan Küçük ise, AB’nin her yıl ortak bütçeye 11 milyar yatıran, nükleer güce ve BM Güvenlik Konseyi’nde kalıcı yere sahip bir ülkenin AB’den ayrılmak üzere olduğundan dolayı, bu AB için bir “saldırı” manasına geldiğini söyledi.

GeorgiPirinski’ye göre ise, İngiltere’nin AB’den ayrılması birlik içinde büyük bir krizin belirtisidir. Pirinski bu eğilim hakkında şunları söylüyor: “AB’den yerinde veya yerinde olmayan, gerçek veya hayal ürünü olan hayal kırıklıklarına karşı duygusal bir tepkiye bağlı olduğundan dolayı, buna çok ciddi biçimde şüpheci yaklaşım gerekiyor. Herkesin AB’de nasıl değişimler ve süreçler olmasını istediği sorusuna cevap vermesi ve bunu oluşumlardan hangisinin sunuyor olduğuna karar vermesi gerekmektedir” diye konuştu Pirinski.

Siyaset bilimci Strahil Deliyski de Avrupa’nın durumu hakkında ilginç bir konuşma yaptı. Ona göre, Avrupa “bariz  bir anlam krizi” yaşıyor. Bu da savaş sonrası dönemde oluşturulmuş sosyal Avrupa fikrinin yerini son 15 yıldır neoliberal siyasi gündeme bırakmasına bağlıdır.

Çeviri: Özlem Tefikova