İnsan, Allah'ın yeryüzünde var ettiği en şerefli varlıktır. Allah'ın insandan istediği ise bu şerefini koruyup kendisini Yaratanı tanıyıp kulluk etmesidir.
Dünya geçici bir yerdir, insanın dünya hayatı da geçicidir. Ancak ölüm sonrası hayat ebedidir, yani ölüm köprüsünden geçen insanı sonsuz bir hayat beklemektedir.
Bu sonsuz hayatın temelleri ise bu dünyada döşenmektedir. Dünya ahiretin tarlasıdır hikmetli sözü bunu ifade etmektedir.
İnsanın dünyadaki durumu bir öğrencinin sınavdaki durumuna benzer. Sıkı bir imtihandan geçmektedir. Hem de kopya, rüşvet gibi imkânlardan da mahrumdur. Elindeki tek imkân iyi bir kul olmaktır.
İyi bir kul olmanın yolu, dolayısıyla dünya imtihanını kazanmanın yolu ise doğru ve sağlam bir inançla Allah'a inanmak, Onun şanına lâyık bir şekilde emir ve yasaklarına uyup erdemli bir hayat yaşamaktan geçmektedir. Tabii, bu yol kolay bir yol değildir, zorluklardan, türlü sınavlardan geçmektedir. Ama inanç ve azim olduğunda aşılamayacak ve geçilemeyecek bir yol da değildir. Ne mutlu inanç, azim ve sabırla zafere yürüyenlere...
İslâm dini yeryüzüne çöken karanlığı yarıp insanlığa muhtaç olduğu aydınlığı göndermediği dönemde dünyaya gelerek melekleri ve insanları sevindiren nurlu yetim Hazreti Muhammed (s.a.s.), önce babadan, sonra da anadan yetim kalınca dedesinin himayesinde..
İslâm dini, her insanı belirli hak ve sorumluluklar taşıyan bir şahsiyet olarak kabul eder. Her şeyin sahibi olan ve Mâlikü’l-mülk ismini taşıyan bütün mülkün mutlak sahibi Cenâb-ı Allah, mahlûktın en şereflisi olarak yarattığı insana mülkü üzerinde..
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
İslâm dini yeryüzüne çöken karanlığı yarıp insanlığa muhtaç olduğu aydınlığı göndermediği dönemde dünyaya gelerek melekleri ve insanları sevindiren nurlu..