İnsan, Allah'ın yeryüzünde var ettiği en şerefli varlıktır. Allah'ın insandan istediği ise bu şerefini koruyup kendisini Yaratanı tanıyıp kulluk etmesidir.
Dünya geçici bir yerdir, insanın dünya hayatı da geçicidir. Ancak ölüm sonrası hayat ebedidir, yani ölüm köprüsünden geçen insanı sonsuz bir hayat beklemektedir.
Bu sonsuz hayatın temelleri ise bu dünyada döşenmektedir. Dünya ahiretin tarlasıdır hikmetli sözü bunu ifade etmektedir.
İnsanın dünyadaki durumu bir öğrencinin sınavdaki durumuna benzer. Sıkı bir imtihandan geçmektedir. Hem de kopya, rüşvet gibi imkânlardan da mahrumdur. Elindeki tek imkân iyi bir kul olmaktır.
İyi bir kul olmanın yolu, dolayısıyla dünya imtihanını kazanmanın yolu ise doğru ve sağlam bir inançla Allah'a inanmak, Onun şanına lâyık bir şekilde emir ve yasaklarına uyup erdemli bir hayat yaşamaktan geçmektedir. Tabii, bu yol kolay bir yol değildir, zorluklardan, türlü sınavlardan geçmektedir. Ama inanç ve azim olduğunda aşılamayacak ve geçilemeyecek bir yol da değildir. Ne mutlu inanç, azim ve sabırla zafere yürüyenlere...
İslâm dini, insan dünya ve ahiret saadeti ve huzuru, özellikle de ölümden sonra başlayan ve sonsuz bir hayat olan ahirette kurtuluş, güzel bir hayat ve yüce makamlar sağlamaktadır. Bunun gerçekleştirebilecek imkânları Allah Teâlâ insana sunmaktadır. Ama..
İslâm dini, insana faydalı olan birçok şey gibi, ateşi de nimet olarak ele almaktadır. Çünkü ateş sayesinde insan ısınmaktadır, yemeğini pişirmektedir ve karanlıktan aydınlığa kavuşmaktadır. Böyle önemli bir nimet olan ateşi Kur’ân-ı Kerim..
Kur’ân-ı Kerim’de kendisinden söz edilen ve hatta ismini taşıyan bir sure bulunan önemli ve gizemli bir şahsiyet vardır. Lokman adını taşıyan ve hakkında neredeyse bilgi bulunmayan bu şahsiyet, Kur’ân-ı Kerim’in 31. suresi olan 34 ayetlik Lokman..