Son dönemde özellikle Covid-19 pandemisi ile ilgili olarak birçok insan yemekle avunurken yeme problemleri gittikçe sık görülmeye başladı.
Psikolog Lübomira Mançeva, Radio Sofia'ya konuşurken en ağır psikopatolojilerden biri olan yeme bozukluklarına birçok etkenin neden olabileceğine dair uyardı. Bu nedenlerden biri, sosyal paylaşım medyasında dayatılan güzellik, moda ve cazibe stereotipleri ile ilgili sosyal ve kültürel faktörler olmakta.
"Dış görünüşle ilgili facebook, instagram, medya ve televizyon aracılığı ile dayatılan modeller. Yeme bozukluklarına yönelik "Kilolarca Hayat" projesi kapsamında öğrencilerle yaptığımız çalışmalar sırasında dış görünüşle ilgili aralarında görüş farklılıklarının olduğu dikkat çekiyor. Bir bölümü kızların dudaklarını “duck face” olarak bilinen şekilde yapmaları, erkeklerin ise kaslı olmaları gerektiğini düşünürken diğer bir bölümü sadece güzelliği ile değerli olan bir insanla yaşlanınca nasıl yaşayacakları sorusunu soruyorlar. Hayatın sadece facebookta alınan beğenilerle ölçülmediğini, asıl anlamının soyunu devam ettirmek olduğunu söylüyorlar."
"Aile ortamı da diğer bir etken olmaktadır" diyor Lübomira Mançeva ve şunu da ekliyor: "Yeme bozukluğu gelişen çocuklar sık sık çok başarılı ve azimli ebeveynlerle yaşıyorlar. Gençler velilerini sadece otorite olarak değil, idol olarak ve ulaşılması imkansız olan taklit modeli olarak algılıyorlar. Bu durumda çocuklar velileri ile olan ilişkisini büyük beklentilerle dolu bir ilişki olarak görüyorlar. Ebeveyn-çocuk münasebeti böyle olunca gençler motivasyon ve esinden yoksun kalıp kendini hiçbir işe yaramayan kişiler olarak görmeye başlıyorlar" diyor psikolog ve yeme bozukluğuna neden olabilecek etkenleri sıralamaya devam ediyor
Her insanın hayat hikayesi ile ilgili bireysel faktörler de etkili olabilir. Okul arkadaşları tarafından yapılan yorumlar, "Bu şişkoyu değil, o ince olanı beğeniyorum" türünden söylemler uzun zaman akılda kalarak dramatik bir şekilde yaşanabiliyor, hatta travma halini bile alabiliyor.
Yeme bozukluğu durumunda yemeğin bir nevi kaçış ve zevk kaynağı olabileceğini, dinlenme, mazeret, sakinleşme gibi anlamlar taşıyabileceğini öne süren psikolog, bunun önemli içsel duygusal çatışmaların üstesinden gelememe durumunun bir sonucu olduğunu da ekliyor.
"Bu yüzden yeme bozuklukları aslında psikoloji bozukluğudur. Yemek, içinde bulunulan durumdan çıkış yolu değil, çıkmaza giden bir yoldur" diyen uzman, yeme bozukluğunun insanın sosyal hayatına yansıdığına da dikkat çekiyor. Böyle bir sorunu olanlar, çevresinden çekilip yalnız kalmaya çalışıyorlar.
"Sadece ailece yenen yemeklerin atlatılmasını kastetmiyorum, bir bütün olarak çekilme söz konusu. Çünkü gerek az yemek yemek, gerekse de tıkınmak olsun hastalıklı yeme davranışı, sadece geniş sosyal çevreden değil, aileden de gizlenmeye çalışılıyor. Bu durum sık sık utanç, rahatsızlık, suç duygusu, öfke ve üzüntü ile ilgili olmakta. Yeme bozukluğu bulunan kişilerin aile ve arkadaş ortamındaki tavrı ve katılımı değişiyorsa da onlar işlerinde mükemmel profesyonel veya okulda üstün başarı gösteren öğrenci olmaya devam edebiliyorlar, ki bu durum veliler ve kişinin yakınları için yanıltıcı olabiliyor" diyen psikolog, yeme bozukluğunun üstesinden gelinmesi için atılması gereken ilk adımlar nedir sorusunu şöyle cevapladı:
"Yeme bozuklukları ile ilgili olan bazı belirtiler var. Örneğin kişinin kendini beğenmediğini söylemeye başlaması, ki bu özellikle ergenlik çağındaki çocuklarda sık sık görülmektedir. Yalnız kalmaya çalışmaları ve özellikle yemekli aile toplantılarına katılmamaları, ayrıca da farklı besin gruplarından vazgeçmeleri olabiklir. Genellikle etle başlanır ve süt ürünlerinin menüden çıkarılması ile devam edilir. Veliler bunlara dikkat etmeli, çünkü onlar genellikle durumun ne olduğunu çok geç anlar. Yeme problemleri çok sinsi bir şekilde ilerler. Yeme problemi bulunan bir kişi, öncelikle içinde bulunduğu durumu kavramalı ve dışarıdan destek aramalı. Sık sık bir uzmanla değil, piskoterapist, beslenme uzmanı ve doktor olmak üzere uzman ekibi ile çalışmak gerekir.
Tabi kişinin yakınları da bu ekibin bir bölümüdür. Onların anlayış, sabrı ve sevgisi çok önemli. Çünkü yeme probleminin tedavisi, inişli çıkışlı bir süreçtir ve bu süreçte kalbi duyguların iyileştirici etkisi en büyük olmaktadır."
Çeviri: Tanya Blagova
“Azerbaycan-Bulgaristan Dostluğunu Destekleme” Derneği başkanı Mariya Guseynova, heyecanlı bir sesle " Bulgaristan’ı seviyorum, o benim tarihi köklerimin olduğu ülkedir” diye belirtti. Yılda bir kez ülkemize gelerek ikili işbirliğini geliştirme..
Bulgar rock müziğinin efsane sesi, nesillerin müzik severlerinin kalbine taht kuran efsane isim Kiril Mariçkov binlerce yakını, hayranı ve sinleyicisinin katıldığı merasimle son yolculuğuna uğurlandı. Başkentin “Sveta Sofiya” kilisesindeki..
Yüzde yüz Bulgar yapımı olan ilk elektrikli hiper otomobilin tanıtımı , ülkenin farklı yerlerinden binlerce insanın Rodoplar’da yer alan Slaşten köyü meydanında bir araya gelmelerine sebep oldu. İstikbalin aracı olarak tarif edilen..