Ortodoks ve katolik kilisesi bugün Yüce Çilekeş Varvara’yı anıyorlar. 3. Asırda İmparator Maksimian zamanında yaşamış olan Azize Varvara, Tanrı’ya olan inancından dolayı kendi babasının emri üzerine başı kesilerek. Ortodokslukta ani ölüm sonucu tövbe edecek zamanı olmadan vefat edenlerin, madencilerin ve askerlerin koruyucusu olarak bilinen Azize Varvara yortusu ile ülkemizde ortodoks kış yortuları dizisi başlıyor.
Birçok folklor geleneğinder olduğu gibi Varvara, Sava ve Nikulden gelenekleri, pagan inançlarının birçok özelliğini taşıyor. Orta, Batı ve Güneybatı Bulgaristan’ın birçok yerleşim yerinde “Azize Varvara” Yortusu, “Kadın Noel’i” olarak adlandırılıyor. Bayram kiyafetleriyle süslü kızlar evleri dolaşıyor. Omuzlarındaki torbaya verilen bağışları topluyorlar. Kızlar bu güne özel şarkılar ve maniler söylüyor, sağlık ve bereket dileklerinde bulunuyorlar. Evin hanımları onları büyük bir coşkuyla karşılıyor, kuru yemiş ve ceviz ikramında bulunyorlar. Aynı gün hanımlar taze çörek, yani mayasız ekmek hazırlıyorlar. Bu günün dışında bu tür çörekler sadece ve sadece özel bir nedenle yapılıyor, o da bebek doğduktan sonra, Bıdni veçer, yani Noel arifesinde hazırlanıyor. Azize Varvara’ya adanan çörekler sağlığa adanmıştır, yani herşeyden önce çocuklara, aileye ve hayvanlara. Çörekler fırından çıkar çıkmaz ev hanımları onlara bal veya reçel sürer ve evin önüne veya yol kavşağına çıkar ve gelen geçene ikram edermiş. Herkes çörekten bir lokma koparır ve “Tanrı size, evlatlarınıza, hayvanlarınıza ve hepinize sağlık ve ömür versin!” sözlerini söylermiş. Aziz Varvara Yortusunda sofrayı süsleyen başka yemekler de baklagillerdir. Onlar da “Aziz Varvara” gününde balla tatlandırılıyor.
Yazı: Albena Bezovska
Çeviri: Şevkiye Çakır
İnsanı en güzel bir surette yaratan ve yarattıklarının en şereflisi makamına oturtan Cenâb-ı Allah, onun üstünlük ve zayıflıklarını da bilmektedir. İnsanın üstün vasıflarını korumak, eksik taraflarını tamamlamak ve yanlış yola gitmesninin önünü almak..
İslâm dini yeryüzüne çöken karanlığı yarıp insanlığa muhtaç olduğu aydınlığı göndermediği dönemde dünyaya gelerek melekleri ve insanları sevindiren nurlu yetim Hazreti Muhammed (s.a.s.), önce babadan, sonra da anadan yetim kalınca dedesinin himayesinde..
İslâm dini, her insanı belirli hak ve sorumluluklar taşıyan bir şahsiyet olarak kabul eder. Her şeyin sahibi olan ve Mâlikü’l-mülk ismini taşıyan bütün mülkün mutlak sahibi Cenâb-ı Allah, mahlûktın en şereflisi olarak yarattığı insana mülkü üzerinde..