İslâm dini insanların iyi davranışlarda bulunup güzel bir hayat sürmelerini murat etmektedir. Peygamberimiz Muhammed (s.a.s.) “Allah güzeldir ve güzel olanı sever” buyurarak umumî bir ilkeye işaret etmiştir. Bu ise Allah’ın rızasını arzulayan kişinin her zaman güzelden yana olması demektir. Güzel duygulara sahip olmak, güzel davranışlarda bulunmak, güzel şeyler düşünmek, güzel bakmak ve güzel sözler söylemek, bütün bunlar zikredilen öz ve hikmetli sözün yansımasıdır.
Bu bakımdan ele alındığında insanın sözleri son derece önemlidir. Zira insanın dünya hayatında yaşadığı güzelliklerin birçoğu söylediği güzel sözlerle ilgili olduğu gibi, maruz kaldığı sıkıntıların bir çoğu da bilerek veya bilmeyerek sarf ettiği kötü sözlerin sonucudur. Öyleyse hem dinimizin bir emri olarak hem de dünya ve ahiret hayatımızın selâmeti için dilimizi güzel sözlere alıştırmalıyız. Bunun yapılacağı en önemli zaman ise çocukluk dönemidir.
Çocuklarımızın bizim ağzımızdan çıkan her şeyi hafızalarına kaydettiklerini düşünürsek, onların önünde ağzımızdan çıkacak her sözü sık elekten geçirerek kullanacağımız muhakkaktır. Ancak insanın her sözünü o kadar ince elemeye vakti de bulunmayabiliyor. O yüzden dilimizi, kelime dağrcığımızı güzel ve manalı sözlerle, pozitif anlam taşıyan deyimlerle beslemeliyiz. O zaman zaten ağzımızdan dağarcığımızdakinden farklı bir söz çıkmaz. Öyleyse söyleyeceklerimizi Allah kabul etsin ve tesirini halk etsin!
İnsanı en güzel bir surette yaratan ve yarattıklarının en şereflisi makamına oturtan Cenâb-ı Allah, onun üstünlük ve zayıflıklarını da bilmektedir. İnsanın üstün vasıflarını korumak, eksik taraflarını tamamlamak ve yanlış yola gitmesninin önünü almak..
İslâm dini yeryüzüne çöken karanlığı yarıp insanlığa muhtaç olduğu aydınlığı göndermediği dönemde dünyaya gelerek melekleri ve insanları sevindiren nurlu yetim Hazreti Muhammed (s.a.s.), önce babadan, sonra da anadan yetim kalınca dedesinin himayesinde..
İslâm dini, her insanı belirli hak ve sorumluluklar taşıyan bir şahsiyet olarak kabul eder. Her şeyin sahibi olan ve Mâlikü’l-mülk ismini taşıyan bütün mülkün mutlak sahibi Cenâb-ı Allah, mahlûktın en şereflisi olarak yarattığı insana mülkü üzerinde..