Barış, daha Kur’ânî bir ifadeyle ise sulh, insanlığın asayiş ve huzur içerisinde yaşamasını ifade eder. Arapça bir ifade olan sulh kelimesi, fesadın zıddı olan salâh kelimesiyle aynı kökten gelir. Sulh, yatağından çıkmış suların mecrasına dönmesi, fesada uğrayıp bozulmuş olanın aslına dönmesi anlamlarından kaynaklanır. Fesat, fitne ve harbin karşıtı olan sulh; niza, çekişme ve nefretin kalkması, uyum sağlanması demektir. Kendisiyle, Yaratıcısıyla ve yaşadığı toplumla barışık bir şekilde sulh içerisinde yaşayan insan salih olur. Şahsî ve toplumsal planda bozulmayı düzeltmeye çalışanlar ise ıslah çabası içerisinde olan muslihlerdir.
Bir toplumda huzur ve barışın sağlanması, toplumu oluşturan fertlerin kendi hayatlarında huzur ve barışı sağlamalarıyla doğrudan alâkalıdır. Huzur ve barış içerisinde olmayan bir insanın huzur vermesi ve barış rüzgârları estirmesi oldukça zordur. İslâm’ın başlıca amaçlarından biri kendisiyle, Rabbi ve yaşadığı toplumla barışık fertler inşa etmektir. Zira bu gerçekleşince toplumun salâhından, iyi ve düzenli oluşundan söz edilebilir. Toplumu meydana getiren fertlerin hayatından fesatlık uzak olup sulh ve salâh hâkim olduğunda orada barış havası eser ve genel mânâda insanlar huzura kavuşur. Demek ki, işin temelinde insanın barışıklığı, huzura kavuşmuşluğu var.
Barış meselesi tamam, ama burada orucun yeri ne diyeceksiniz... Evet, işte tam da kişisel barışın sağlanması ve devamında toplumsal barışın temin edilmesi hususunda oruç eşsiz bir etkendir. Neden?
Oruç, insanla Yaradanı arasında bağı güçlendirir ve Rabbiyle barış içerisinde yaşama imkânı sunar. Allah’ın oruca özel bir ilgisi ve oruçluya özel bir muamelesi olduğunu Peygamberimiz bizlere bildirmiştir. Ayrıca oruç sayesinde şeytanın topluma ektiği huzursuzluk ve fesat tohumlarının filizlenmesi önlenmiş olur. İyi tutulan oruç, barışın temellerini sarsan el, dil ve gönül saldırılarının önüne geçer. Dahası var...
Oruç, insana sorumlu davranmayı öğretir. Oruç, kişinin kendisini kontrol etmesi için gerekli ön hazırlığı sağlar. Tuttuğumuz oruçlar bizim irademizi güçlendirir. İnsanın tahrik edildiği zamanlarda bile “ben oruçluyum” diyerek güçlü bir irade ile huzursuzluktan uzak durma kabiliyetini geliştirir. Güçlü irade sahibi olanlar ise şeytanî dürtülere ve nefsanî arzulara daha güçlü bir şekilde karşı koyabilir.
Saydığımız ve sayamadığımız sebeplerle Allah Teâlâ, Müslümanlara ve öncesindeki oruç tutmayı bir vecibe olarak yüklemiştir ki, insanlar bu sayede daha takvalı, daha sorumlu, daha salih ve ıslah edici, barış ve huzur içinde yaşayan, yaşatan fertler olsunlar, asayiş ve barışın hükmettiği bir toplum inşa etsinler. Dolayısıyla oruç, dünya barışının tesisinde önemli bir adımdır... Bu yüzden Müslümanlara ve önceki milletlere farz kılınmıştır...
1908 yılının 22 Eylül tarihinde Bulgaristan’ın bağımsızlığı ilan edildi. Bulgaristan’ın tarihinde tek başına gerçekleştirilen en cüretkâr eylem olan Doğu Rumeli ile Bulgaristan Prensliği’nin Birleşmesi’nden otuz yıl sonra Bulgarlar bir kez..
21 ve 22 Eylül tarihlerinde Sofya’nın konukları ve sakinleri Büyük Konstantin’in oğullarından biri olan II. Konstantius’un hükümdarlık sürdüğü dönemin tarihi dokusunu yansıtan bir etkinliğe katılabilir. Geç antik çağının yeniden canlandırıldığı..
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesizniz.
25 Kasım’da Bulgar Ortodoks Kilisesi Aziz Kliment Ohridski’yi anıyor . Kiril ve Metodiy Kardeşlerin yedi öğrencisinden biri olan..
105 yıl önce 27 Kasım 1919 tarihinde Paris kenarlarında yer alan Neuilly-sur-Seine’de Bulgaristan’ın I. Dünya savaşına (1914-1918) katılımına son..