Büyük Oruç’tan bir hafta ve Mesni Zagovezni’den bir gün önce Bulgaristan Ortodoks Kilisesi ölenlerin ruhlarını anma gününü kaydediyor. Halkımız tarafından ‘Golyama Zaduşnitsa’ ismiyle bilinir ancak Kilise’ye göre öbür dünyaya gidenlere adanmış zaduşnitsalardan her birinin aynı önemi var. Kilise takvimine göre Zaduşnitsa günü Paskalya, Petrovden ve Hz. İsa’nın doğumu öncesi yapılır.
Bir gelenek üzerine, bu günler Hz. İsa’nın mezara konulmasını simgeleyen Cumartesi günü idrak edilir. Bu bağlamda, Zaduşnitsa günlerinde bütün düşüncelerimizin dua ve minnettarlıkla vefat eden yakınlarımızın anısına yönlendirilmesi için o günlerde çalışılmaz.

Ortodoks mabetlerinde özel bir dini ayin düzenlenir. Gelenek üzerine hazırlanan haşlanmış buğday ölümden dirilmış olan İsa’yı sembolize eder.
Buğdaydan başka sofrada Hz. İsa’nın bedeni ve kanını simgeleyen ekmekle şarap her zaman bulundurulur. Bunların kutsanması sırasında papazsofradaki yemekleri tütsü ile kutsar, haşlanmış buğdayda haç çizer, ekmekten bir parça alıp şaraba banar. Özel duaya kilisedeki bütün papazlar katılır, inananlar tarafından ayin öncesi yazılan ölü isimlerini birer birer okurlar. Dini ayinden sonra inananlar sofraya yaklaşıp konulan gıdalardan birbirine dağıtırken ‘Bog da prosti’( Tanrı affetsin!) derler.

O gün vefat edenlerin yakınları mezarlarına gidip bunları temizler, çiçek diker, böylece sevdikleri ölülerin faziletlerine saygısını ifade ederler. Temizlenmiş mezara kırmızı şarap dökülür, özel kilise mumu yakılır. Bunlar, ruhunkurtuluşu ve ölümsüzlüğüne inancın bir sembolüdür.
Çeviri: Neli Dimitrova
İnsanı en güzel bir surette yaratan ve yarattıklarının en şereflisi makamına oturtan Cenâb-ı Allah, onun üstünlük ve zayıflıklarını da bilmektedir. İnsanın üstün vasıflarını korumak, eksik taraflarını tamamlamak ve yanlış yola gitmesninin önünü almak..
İslâm dini yeryüzüne çöken karanlığı yarıp insanlığa muhtaç olduğu aydınlığı göndermediği dönemde dünyaya gelerek melekleri ve insanları sevindiren nurlu yetim Hazreti Muhammed (s.a.s.), önce babadan, sonra da anadan yetim kalınca dedesinin himayesinde..
İslâm dini, her insanı belirli hak ve sorumluluklar taşıyan bir şahsiyet olarak kabul eder. Her şeyin sahibi olan ve Mâlikü’l-mülk ismini taşıyan bütün mülkün mutlak sahibi Cenâb-ı Allah, mahlûktın en şereflisi olarak yarattığı insana mülkü üzerinde..