Balkan savaşları döneminde on binlerce Bulgar, Osmanlı hakimiyetnde kalmamak ve ordunun ve başıbozukların saldırılarına kurban olmamak için Doğu Trakya’dan kaçıyorlar. Evlerini yurtlarını terk ederek, onlar özgür Bulgaristan’ın farklı yerlerine yerleştiriliyor.
Bu yerlerden biri Karadeniz kıyısında bulunan “Sokata” diye biline mevki. Daha sonra Doğu Trakyalı mültecilerin “kurtarıcısı” olarak bilinen mühendis Stoimen Sarafov’un adı verilerek bu semte “Sarafovo” denmiştir.
Burgas’ın “Sarafovo” semtinde yaşayan Ginka Gerova’nın ailesi de bu Trakya mültecilerinden olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: İlk başlarda göçmenler, geçici olarak hayvanlarla beraber kulübelerde yaşıyorlar, çalıdan çırpıdan kendilerine ev dikiyor ve bu evlere “draki” adını veriyorlar.
1922 yılında bu insanlara Bulgar vatandaşı statüsü veriliyor ve onlar kendi yerleşim yerini kaydettirerek kendi muhtarını seçiyorlar.
Ginka Gerova sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu semtin tarihi 1913 yılında büyük bir ulusal ve şahri trajedi ile başlıyor. Büyük Güçler arasında bir dizi barış anlaşması, Edirne Trakyası’ndan birçok Bulgarın yerini yurdunu, malını mülkünü bırakarak kaçmalarına yol açıyor.
Trajedi çok büyük, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu onlarca insan vahşice katledildi...”
Modern altyapıı ve yeşillikler içinde yer alan lüks evlerden dolayı, “Sarafovo” semtine “Burgas’ın Beverly Hills”i deniyor. Ancak zamanında Mültecileri Yerleştirme Merkez Ajansı müdürü mühendis Stoimen Sarafov’un buranın deniz turizm geliştirmek için uygun olduğunu görmeseydi bütün bunlar bugün varolmayacaktı. Trakyadan gelen mülteciler, bu yerin hızlı bir şekilde kalkınmasını, geniş ve düz sokakların inşa edilmesi, su ve kanalizasyon şebekelerinin kurulmasını tam da mühendis Sarafov’un özverisine borçlular.
Mühendis Sarafov, 1865’te Küstendil’de dünyaya geldi. Dokuz yaşındayken yetim kalıyor ve Lom şehrinde bulunan yetimhanede kalmaya başlıyor. Lom’da lisedeki öğretmenleri, büyük matematik yeteneğini farkediyor ve Eğitim Bakanlığı’ndan biraz destek ile onu Belçika’nın Gent şehrindeki Politeknik Üniversitesi’ne gönderiyorlar.
Belçika’da ona öğretmenlik teklif etseler de, genç mühendis “Bulgaristan’ın Belçika gibi gelişen bir ülke olması için ülkeye ekonomik ve teknik bakımdan katkı sağlamak için” geri dönmeye karar veriyor.
Bulgaristan’da 1897 ve 1931 yıllarında hümette görev alıyor. Özverili çalışmasından dolayı kendisine “demiryollarının babası”, “Bulgaristan mühendislik ve mimari birliğinin ruhu” isimleri takılıyor.
Ancak “mültecilerin kurtarıcısı” kalbini Edirne Trakyası’ndan gelen insanların olduğu yerde bırakıyor. Trakya mültecilerinden her aileye onun desteği ile toprak ve ev veriliyor. Mühendis Stoimen Sarafov, mülteci çocukları için okul kurulması için kendi parasından da bağışlar yapıyor, onlar burslar sağlıyor.
Semtteki insanlar tarafından sevilen Sarafov, onların ailesinden bir parça oluyor adeta.
Ağır bir hastalıktan sonra 1931 yılında Viyana’da hayata veda ediyor. Binlerce mülteci onu son yolculuğuna uğurlarken yas yürüyüşü yapıyor.
Çok yakında “Sarafovo” semti halkı iki günlük kutlamalarla semtin kuruluş yıldönümünü andılar.
Trakya mültecilerinin torunları günümüzde de hala atalarının yaralarına merhem süren bu iyi insanı hatırlıyor. Bununla beraber semtteki okuma evi binasına yerleştirilen “hatıra tablosu” onun adını yaşatmaya ve hatrlatmaya devam edecek.
Kaynak: BNR Burgas
Bulgaristan Radyosu’na uyarlayan: Diana Tsankova
Çeviri: Özlem Tefikova
İnsan, Cenab-ı Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın ilk faslı ruhlar aleminde, elest bezminde gerçekleşmiş, ikinci faslı cennette yaşanmıştır. Devamı ise dünyada yaşanmaktadır. Varlığını yeryüzünde sürdüren insanın genetiğinde yaratılış..
İslâm dini insanın bütün hayatını kuşatan itikadî, fıkhî ve ahlâkî normlar bütünüdür. Hatta İslâm dinî sadece dünya hayatıyla sınırlı olmayıp dünya ötesi, ahiret hayatı ile ilgili konulara da taalluk etmektedir. İnsan, ömrü boyunca her an bir şeyler..
Şükür, insanın fıtratından gelen, yani doğal özelliklerinden biridir. Yapılan iyiliğe, verilen nimete değer vermek, kadirşinaslık göstermek ve bunu bir şekilde şükran ve teşekkür ile dile getirmek anlamına gelen şükür, nankörlüğün zıddıdır. Zira nankörlük,..