Kur’ân-ı Kerîm, Müslümanın ve toplumun hayatının her yönünü düzenleyen genel kurallar koymaktadır, ama bazen özel olarak detaylı hükümler de vardır. Hazreti Muhammed’in sünneti ise bu ilkeleri açıklar, detaylandırır ve nasıl uygulanacağını gösterir. Kur’ân-ı Kerîm namaz hususunda “Namazı dosdoğru kılın.” gibi sözlerden oluşan ayetlerle insanlara çağrıda bulunur. Namazın kaç rekât kılınacağı, kıyam, rükû ve secdede ne okunacağı gibi konular Kur’ân-ı Kerîm’de yer almaz. Namaz ile ilgili bütün bu bilgi ve uygulamaları sünnette buluruz. Peygamber Efendimiz, söz ve davranışlarıyla namazın nasıl kılınacağını bize anlatmış ve göstermiş, “Namazı benden gördüğünüz gibi kılın.” buyurarak ne yapmamız, hangi yolu izlememiz gerektiğini açıkça ortaya koymuştur.
“Ağaç yaşken eğilir.” diye bir atasözümüz vardır. Bu doğrultuda Peygamberimiz, “Çocuğa namazı yedi yaşında öğretin!” buyurmuştur. Hazreti Muhammed (s.a.s.), namaz alışkanlığının erken yaşlardan itibaren yerleşmesine çok ehemmiyet vermiştir. Bir seferinde küçük yaştaki amcaoğlu Abdullah bin Abbas, geceyi Hazreti Meymûne’nin yanında geçirmiş. Peygamberimiz, sevgili eşi Meymûne annemize “Çocuk namaz kıldı mı?” diye sorup ilgilenerek çocuk yaşta da olsa namazın ehemmiyetini ortaya koyan bir duyarlılık göstermiştir. Bu açıdan bakıldığında İslâm’ın ve Müslüman olmanın beş şartından biri olan namazı beş vakit olarak zamanında kılmak önemli olduğu gibi, çocuklara küçük yaştan itibaren namaz hassasiyetini aşılamak da ehemmiyet arz etmektedir.
İslâm dini, insan dünya ve ahiret saadeti ve huzuru, özellikle de ölümden sonra başlayan ve sonsuz bir hayat olan ahirette kurtuluş, güzel bir hayat ve yüce makamlar sağlamaktadır. Bunun gerçekleştirebilecek imkânları Allah Teâlâ insana sunmaktadır. Ama..
İslâm dini, insana faydalı olan birçok şey gibi, ateşi de nimet olarak ele almaktadır. Çünkü ateş sayesinde insan ısınmaktadır, yemeğini pişirmektedir ve karanlıktan aydınlığa kavuşmaktadır. Böyle önemli bir nimet olan ateşi Kur’ân-ı Kerim..
Kur’ân-ı Kerim’de kendisinden söz edilen ve hatta ismini taşıyan bir sure bulunan önemli ve gizemli bir şahsiyet vardır. Lokman adını taşıyan ve hakkında neredeyse bilgi bulunmayan bu şahsiyet, Kur’ân-ı Kerim’in 31. suresi olan 34 ayetlik Lokman..
İslâm dini, insan dünya ve ahiret saadeti ve huzuru, özellikle de ölümden sonra başlayan ve sonsuz bir hayat olan ahirette kurtuluş, güzel bir hayat ve yüce..