Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2025 Tüm hakları saklıdır

Alfatar asırlık geçmişinin izlerini saklıyor

Alfatar Kuzeydoğu Bulgaristan’da yer alan çok eski bir yerleşim yeridir

Photo: BTA- arşiv

Adı 16 yüzyıldan kalma tarih kaynaklarında Alfatar, Ahlatar ve hatta İflatar olarak geçer. Bu yerleşim yerinin kültürel tarihi mirasının bir kısmı günümüzde de korunmakta. Farklı dönemlerden kalma binalar ve yapıtlar ise hem araştırmacıların hem de turistlerin ilgisini çekiyor.

Şimdiki Alfatar şehri yakınlarında Roma-Bizans döneminden kalma dört ve iki de Ortaçağ’dan kalma Bulgar kalesi var.

Prof. Georgi Atanasov’a göre, Tsar Asen köyü yakınlarında ise Birinci Bulgar Çarlığı döneminden kalma kale zamanında 45 dekarlık bir alanı kaplıyor, şehir altyapısı ve 4 kilisesi ve bir de hisar bulunuyormuş.Prof. Georgi Atanasov şöyle konuştu:

“Burada Glagolitsa alfabesinde Manasiy İnok tarafından yazılan çok etkileyici bir yazıya rastlandı. Bunun dışında çok sayısıda nekropol, Roma ve Ortaçağ döneminden yerleşim yeri kalıntıları da çok etkileyici. Ancak ziyaretçilerin görebileceği Traklar ve Romalılar’dan kalma Kutlyovitsa köyü yakınlarındaki taş tapınak.

Alfatar belediyesi üzerinden Kangöl ve Küçük Kanagöl nehirleri geçer. Tam da burada son derece etkileyici doğa fenomenleri arasında Kutlyovitsa köyü yakınlarındaki tapınak bulunmakta.”

Kanagöl’deki taş manastırlar yaklaşık 50. Bunların 9. yüzyılın sonları 10. yüzyılın başlarından kalma olduğu bilinmekte. Prof. Atanasov, bunların 11. Yüzyılda terkedildiğini söyledi ve şöyle devam etti:

“Alfatar yakınlarında iki kaya manastıra giden yolu işaretleyen tabelalar var. Bunlar Suhata reka diye bilinen yere götürüyor ve manastırları da burada görmek mümkün. Kiliselerden biri çok büyük ve hatta tamamlanmamış, çünkü büyük ihtimal zamanında Peçeneklerin akını başlayınca bu Ortaçağ manastırlarında yaşayan rahipler bölgeyi terketmiş.

Ziyaretçiler, 10.yüzyıla özgü otantik orijinal bir iç ve dış düzenlemeyi burada görebilir. Ayrıca bu döneme ain onlarca duvar resmi ve sembol de görülebilir. Tsar Asen köyü yakınlarında genellikle rahipler tarafından yapılan birçok kaya manastırları varmış.”

Fakat şimdiki Alfatar şehrini kuran halkın bir kısmı Rus-Osmanlı savaşı döneminde yaşadığı yeri terkediyor ve şimdi günümüzde bu halkın Ukrayna’da yaşadığını anlattı Prof. Atanasov. Günümüzde Alfatar halkı için şehrin amblem görevini ise “Sveta Troitsa” görmekte.

Kırım savaşı dönemindeki çalkantılı zamanlar ve ozamanlar yaygın olan veba salgını halkın hem manevi hem de fiziki olarak güçlenmesine yol açıyor. Bunun izlerini günümüzde de görmek mümkün:

Prof. Atanasov şöyle paylaştı:“Alfatar yerleşim yerinin dört köşesine de hastalığın kötü güçlerini uzaklaştırmak için büyük taş haçlar yerleştiriliyor. Bunun dışında köy dikenli bir duvar ve önünde de hendek ile çevreleniyor, sebep yine veba hastalığını Alfatar’dan uzaklaştırma çabası. Bu haçları ve duvarın bir kısmını günümüzde de görmek mümkün.”

Bazı kaynaklara göre, Alfatar “Altın kapı” veya Dobruca’dan Osmanlı İmparatorluğunun iç kesimlerine açılan bir kapı anlamına gelmekte.

Prof. Atanasov’un görüşüne göre, son versiyon en gerçekçi görünüyor, çünkü Vlad Tsepeş ve Osmanlı askerleri arasınaki çatışmalardan dolayı Tuna nehri kıyısındaki Vetren, Srebırna ve Popina köyleri halkı o dönemde güney kesimlere şimdiki Alfatar topraklarına göç ettiler.

Söyleşi: BNR’nin Silistra muhabiri Nezabravka Kirova

Bulgaristan Radyosu’na uyarlayan: Veneta Nikolova

Çeviri: Özlem Tefikova

Foto: Nezabravka Kirova, BTA- arşiv



Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Cuma öğleden sonra

İnsanı en güzel bir surette yaratan ve yarattıklarının en şereflisi makamına oturtan Cenâb-ı Allah, onun üstünlük ve zayıflıklarını da bilmektedir. İnsanın üstün vasıflarını korumak, eksik taraflarını tamamlamak ve yanlış yola gitmesninin önünü almak..

Eklenme 24.10.2025 14:00

Cuma öğleden sonra

İslâm dini yeryüzüne çöken karanlığı yarıp insanlığa muhtaç olduğu aydınlığı göndermediği dönemde dünyaya gelerek melekleri ve insanları sevindiren nurlu yetim Hazreti Muhammed (s.a.s.), önce babadan, sonra da anadan yetim kalınca dedesinin himayesinde..

Eklenme 17.10.2025 14:00

Cuma öğleden sonra

İslâm dini, her insanı belirli hak ve sorumluluklar taşıyan bir şahsiyet olarak kabul eder. Her şeyin sahibi olan ve Mâlikü’l-mülk ismini taşıyan bütün mülkün mutlak sahibi Cenâb-ı Allah, mahlûktın en şereflisi olarak yarattığı insana mülkü üzerinde..

Eklenme 10.10.2025 14:00