Bulgaristan, Avrupa’da en zengin arkeolojik merkezleri olan ülkeler arasında. Doğu Rodoplar’daki Perperikon arkeolojik kompleksi ise araştırmacılara sürprizler sunmaya devam ediyor.
Son haberler ise burada bulunan sözüm ona “nimpheum” olarak ilinen antik su tapınağı. Ünlü tarihçi ve arkeolog Prof. Nikolay Ovçarov, “Bu yeni bulgu bölgedeki antik tarihin anlaşılması için yeni imkanlar sunıuyor” dedi.
Prof. Ovçarov ve ekibinin araştırmalaır, Perperikon’un Doğu semtinde II-III asırlardan kalma bir “nimpheum” su tapınağı olduğu hipotezini destekledi. Bu tapınak, mitolojide su perileri olarak bilinen “nimphalar”a adandığı ve onları da sularda yaşadığına inanılırmış.
Prof. Nikolay Ovçarov, BNR “Hristo Botev” programından Mariya-Mira Hristova’ya yaptığı konuşmada “Roma döneminde, II-V asırlar arasında “Su tapınağı” Perperikon’a gelen yolcuların gördükleri ilk yapılardan biri oluyormuş” dedi ve şöyle devam etti:
“Tam da o dönemde artık 7 yıldan beri incelediğimiz Doğu semt üzerinden Konstantinopolis ve Roma’yı birleştiren ünlü Via Egnatia yolu geçiyormuş. Yolun Ege denizi kıyısından de geçtiği bilinmekte.”
Bölgede yapılan araştırmalarda kaya şehrin semtlerinde yoksul ailerin olduğu değil, aksine varlıklı ailerin yaşadığını kanıtladı. Prof. Ovçarov, sözlerine şöyle devam etti:
“Doğu semtinin hele ki Roma döneminde tapınaklarla dolu olduğu anlaşıldu. Artık bahsettiğimiz Su tapınağı, semtin gündelik ihtiyaçları için suyun biriktiiği devasa bir depo işlevi görüyormuş. Diğer yandan ise dış çevresi kolonlar, heykeller ve kornizlerle süslüymüş. Tapınakta yolcuların su içebileceği çeşmenin de olduğu bilinmekte.
İçeriye girince ise farklı tanrıların tapınakları görülüyor ve Perperikon’un en varlıklı kişilerinin kabirleri. Doğu semt, devasa bir sürpriz olarak çıktı karşımıza. Çünkü Roma döneminde geniş bir teras olan bu bölge tamamen tapınaklar için kullanılmış.”
Arkeolog Prof. Ovçarov’a göre, Bulgaristan topraklarında “Su tapınakları” çok nadir rastlanıyor, inşaatlarındaki gelenek ise Antik Yunanistan’da başlıyor.
Perperikon’daki arkeolojik araştırmalar yirmi yılı aşkın bir zamandır sürüyor. Prof. Ovçarov’un ekibi zaman içinde unutulmaya yüz tutmuş bu şehri tam anlamıyla karış karış gün yüzüne çıkarıyor.
Prof. Ovçarov sözlerine şöyle devam etti:
“Şu anda çalışmalar hararetli bir biçimde devam ediyor. Arkeolojik kazılarla beraber iki Avrupa projesi üzerinde de çalışılıyor. Biri neredeyse hazır olan ziyaret merkezi, diğeri ise Akropol’de restore edilen 13 bina projesi. Binalar arasında Ortaçağ kilisesi, sözünü ettiğimiz “Su tapınağı” ve Perperikon’un incisi olan Doğu semtte yer alan erken Hristiyanlık dönemine ait bir bazilika. Bazilika’nın uzunluğu neredeyse 40 metre ve şu ana kadar Rodoplar’da bulunan en büyük kilisedir. Bu kilise restore ediliyor ve orijinal kolonları ile tekrar ziyarete açılacak”.
Prof. Ovçarov, ayrıca Papa Fransisk’e Perperikon’un anahtarının hediye edildiğini de anlattı. Söz konusu anahtar antik şehirde kazılarda bulunan gümüş anahtarın bir kopyası. Bugünlerde Bulgaristan Müslümanları Başmüftüsü’nün başında bulunduğu delegasyonun Papa ile Vatikan’da görüşmelerinde hediyeleri de tam bu anahtar oldu.
Editör: Elena Karkalanova
Çeviri: Özlem Tefikova
Foto: BTABulgaristan Bilimler Akademisi(BAN) Ulusal Doğa Bilim Müzesi’nden paleontologlar, günümüz Trın şehri bölgesinde 80 milyon yıl önce hayvanlar dünyasının nasıl göründüğü sorusuna yanıt arıyor. Trın yakınlarında bu yıl yedincisi düzenlenen..
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
Ulusal Tarih Müzesi’nin, merkez lobisinde Çar III. Boris’in doğumunun 130. yıldönümüne adanan “Çar III. Boris Şahsiyet ve Devlet Adamı” başlıklı sergi açılac ak. Sergide, Çar Boris’in yaşam yolunu gözler önüne seren, Bulgaristan tarihi için..