Doğu Rodoplar, 30 milyon yıldan uzun zaman içinde birçok iklim ve jeoloji dönüşümü içinden geçmiştir. Günümüzde bu bölge Bulgaristan’da su kaynakları açısından en zengin olanlar arasında yer almaktadır. Bununla birlikte kuraklık ve hava sıcaklığı, su kaynakları debisinin gitgide azalmasına neden oluyor.
Hal böyle olunca suyun ortadan yokolup altından bile daha kıymetli hale geleceği ve su için savaşların yürüteceği zamanın uzak olmadığını, bunun 3 yüzyıl önce öngörülen bir durum olduğunu söyleyen yerli insanlar var.
Yaşlıların anlattıklarını toplayan ve bu temelde kendi araştırmalarını yapan yöre tarihçisi Muharrem Aliosman, BNR Kırcali muhabiri Valia Apostolova’ya konuşurken rastladığı bir kehanetten bahsetti. Bu kehanetin ait olduğu Aziz Etolyalı Kozmas’ın, 18. yüzyılda bugün Arnavutluk’un güneyi ve Yunanistan’ın kuzeyinde yaşamış ve vaazetmiş olduğunu söyleyen Muharrem Aliosman, o dönemde Bektaşiliğin Arnavutlar arasında epey yaygın olduğunu ve vaizin dine bağlılığından etkilenen Bektaşiler’in söylediklerinin bazı kısımlarını yazıya döktüklerini belirtirken Arnavutluk’taki Bektaşiler’den Doğu Rodoplar’daki Bektaşiler’e aktarıldığını sandığı söz konusu kehaneti şöyle aktardı:
“Bulgaristan’da su yok olacak. Toprak çöl olacak ve insanlar açlık çekecekler. Tepelere göz çeviren insanlar cam gibi ışıldayan bir şey görüp gördüklerini su sanarak oraya akın edecekler, fakat umduklarını bulmayacak. Bunun altının parıltısı olacağı söylenen başka bir versiyon ise ise Vanga ninenin kehanetini anımsatıyor. Vanga nine altının gün yüzüne çıkacağını, fakat suyun çekilip yok olacağını söyler.”
Doğu Rodoplar’da etkili olan aşırı sıcaklıklar ve kuraklık, bazı yaşlıların Yunan azizin söylediklerini artık gerçeğe dönüşmekte olduğunu söylemelerine neden oluyor.
“Büyüklerimizden dinlediğimiz bu kehanet galiba doğru çıkacak. Bunu zaman gösterecek. Su sıkıntısı, iklim değişikliği ve kuraklığı artık hepimiz hissediyoruz, bu problemden nasibimizi çok sert bir şekilde alıyoruz” dedi yöre tarihçisi.
Kеhanet değil, iklim döngüselliğinin söz konusu olduğunu söyleyenler de var.
“94 yaşında yaşlı bir adam var. 10-12 yaşında çocukken, yani bundan 85 yıl kadar önce büyük kuraklık ve susuzluğun yaşandığını, tüm çeşme ve pınarların kuruduğunu, köye uzak olan tek bir kaynaktan su aktığını, herkesin su için oraya gittiğini, köylülerin hayvanlarını sulamak için buradan kilometrelerce uzaklıkta, tepeler ötesinde bulunan Arda nehrine kadar gitmek zorunda kaldıklarını anlattı. Anlaşılan susuzluk ve iklim değişiklerinin döngüsel niteliği vardır.”
Susuzluk Muharrem Aliosman’ın oturduğu Zvinitsa köyünü de yıllardır kasıp kavuruyor.
“Köyün büyük bölümüne yıllardır su verilemiyor. Çeşmeler kuru. Şu an çeşme suyu olan 10-15 kadar ev vardır. Geri kalan 100 hanede yaşayan aileler, çeşme suyuna erişim imkanından mahrum durumda. İnsanlar içmek ve yemek yapmak için ihtiyaç duydukları suyu haftada bir uzak yerlerde bulunan çeşmelere giderek dolduruyor. Daha önce kuyu ve sondajlara bel bağlayan köyüler, maalesef son yıllarda kış mevsimi de yağışsız geçtiği için bunlardan faydalanamıyorlar” diyen Muharrem Aliosman da susuzluğu bizzat yaşadığını paylaştı.
“Behçedeki kuyu kuruyunca 20 gün susuz kaldım. Biriktirdiğim bütün parayı sondaj için vermek mecburiyetinde kaldım. Maalesef sonuç pek iyi olmadı. Günde sadece 1 saat su alabiliyorum”.
Kırcali ilinde Zvinitsa gibi onlarca köy bulunmaktadır. Bazılarına hiç su verilemezken, diğerlerine su kesintili olarak akar.
Yunanistan sınırına yakın olan Kran köyünde bu yaz mevsiminde getirilen kısıtlamalar daha uzun ve sert. Köy muhtarı Mustafa Üseyin’i dinleyelim:
“Bundan birkaç yıl öncesine kadar rejim yoktu. Suyun bol olduğunu gören insanlar bahçelerini büyütüp durdu. Köye akan suyun miktarı üç kat artarken, bahçeler 5 kat arttı. Birkaç yıldır aşağıda akan derenin kurumakta olması ve köylülerin bahçelerini dereden sulayamamaları da susuzluğa sebep veren diğer bir husus. ”
Kuraklık, içme suyu ve yiyecek kıtlığı, gelecekte insanların yaşamak için daha iyi şartlar sunan yerlere göçetmelerine neden olabilir. Aslında bu da yüzyıllar önce yaşanan ve Kavimler Göçü olarak bilinen bir olaydır.
Zvinitsa’da yaşayan Muharrem Aliosman, iklim vahası aramak üzere yollara düşenlerden biri olabilir.
“Günün birinde bu sondaj da kurursa ben de susuzluktan dolayı köyü terketmek zorunda kalacağım. Hijyen ihtiyaçları için, bulaşık yıkamak için, yıkanmak için, çamaşır yıkamak ve temizlik yapmak için suyumuz yok. İçme suyu ve kanalizasyona erişim imkanımız olmayınca, hangi medeniyete ait olduğumuzu, hangi yüzyılda yaşadığımızı bilemeyiz. Mars’ta bile su bulunduğu halde biz burada hâlâ susuzluk çekiyoruz”.
Röportaj : BNR Kırcali Muhabiri Valia Apostolova
Çeviri : Tanya Blagova
Foto: BNR, BGNES, BTAGüllerim kana benzer, Gökyüzü sana benzer, Güzel kızın manisi Kuşlara benzer. “Kısaca” başklıklı iki dilli mani derlemesinin “Aziz Kardeşler Kiril ve Metodiy” Milli Kütuphane'nin “Pismena” klübünün Kasım ayı..
Çocukların ebeveynlerinin bilgisi olmadan kimlik kartlarını alarak onların adına online bahisler yapmaları gibi gittikçe artan endişe verici eğilimlerin izlenmesi, Ulusal Gelir Ajansı NAP ve “Gümrükler” Ajansı tarafından yaz mevsiminde “Ne ste sami”..
Bulgar gülünün mis kokusu ve dünyanın dört bir köşesinden turist çeken çiçek toplama kampanyası, gül yetiştiriciliği işinin hoş tarafı olurken dikenli tarafı da yok değil. Ülkedeki gül yetiştiricileri, “Gülü seven dikenine de katlanır” deyimini..
Dağlarında, ormanlarında, meralarında yetişen bir birbirinden farklı ağaç, çiçek ve şifalı bitkiler sayesinde Avrupa’da en kaliteli..