Aralık ayının başlaması ile birlikte grip virüsleri de gündeme geliyor. Bulaşıcı ve Paraziter Hastalıklar Ulusal Merkezi eski müdürü prof. Todor Kantardjiev, virüsler, aşılar, bağışıklık ve antibiyotik rezistansı konusunda radyomuza konuşurken önemli hususlara dikkat çekti.
Bu yıl grip dalgasının ne zaman yayılması bekleniyor sorusu üzerine prof. Kantardjiev, şu cevabı verdi:
“Genelde seyreden ilk grip virüsleri daha Kasım ayında saptanır. Mevsimsel grip sonbahar ve kış mevsimine has olan bir hastalıktır. Gribin salgın halindeki yayılması ise genelde Aralık ayında başlar. Ayrı ayrı illerde, topluluk ve okullarda grip vakalarının görülmesi ile başlayan salgın, Ocak ayının sonunda ve Şubat ayında pik noktasına gelir. Tabii, bu konuda çok dakik tahminler yapmak mümkün değildir. ”
Bulaşıcı ve Paraziter Hastalıklar Ulusal Merkezi verilerine göre pandemik grip denen AH1 grip virüsü ve daha az yaygın olmak üzere influenzanın diğer alt varyantı AH3 virüsü ve B grubundan Victoria çizgisinin tespit edildiğini söyleyen prof. Kantardjiev, Avrupa’daki durumun da buna benzer olduğunu belirtti.
Grip A’nın yaşlılarda çok ağır seyrettiği ve birçok komplikasyona yol açtığı yönündeki iddiaların doğru olup olmadığı sorusu üzerine klinik seyirde çok büyük farklılıkların izlenmediğinin altını çizen virüsolog, yaşlı insanların şu an en yaygın olan A gribinin bu alt varyantı ile temas etmiş olduklarının iyi olduğunu ve toplu bağışıklığa, ayrıca da birçok kişinin aşı yaptırmış olmalarına güvenildiğini öne sürdü.
“2017 ve 2018 yıllarında ülkemizde aşılama kapsamına alınan vatandaşların oranı yüzde 2 olurken, şimdi nüfusun yüzde 7-8 kadarına aşı uygulanmıştır. En hassas gruplardan biri olan 65 yaş üstü insanlarda ise aşılama oranı yüzde 25’in üzerinde olması memnuniyet vericidir.”
Grip aşılarının yetersiz olması ve eczanelerden hızla yok olması problemi neye bağlıdır sorusunu yanıtlayan virüsoloji uzmanı, bu durumun toplumdaki, eğitimli ve sağlığını düşünen vatandaşlardaki olgunlaşmayı, ayrıca da aşı dağıtımını yapanların özverili çabalarını ve aile hekimi olan doktorların harcadığı emeği ortaya koyduğunu söyleyerek aile doktorlarının artık grip salgını döneminde izlenecek tutumun örneği haline geldiklerini öne sürdü.
Grip belirtilerinin ne olduğuna dair konuşan Todor Kantardjiev, “En önemli olanı, gribin tamamen sağlıklı bir insanı 2 ile 4 saat arasında değişen sürede yatağa düşürmesidir” dedi. Covid’in ise daha yavaş geliştiğini, uzun inkübasyon (kuluçka) süresinin olduğunu ve hastalanma evresinin birkaç gün sürdüğünü ifade eden uzman, kendi sağlığı konusunda sorumlu olanların bu etapta önlem almalarının önemine vurgu yaptı. Halihazırda Covid vakası sayısının düşük olduğunu belirten uzman, bununla birlikte bazı hususların bilinmesi gerektiğine işaret etti:
“Covid ilk başta burun, yutak ve ağızda gelişiyor, sonra akciğere ve bütün vücuda sirayet ediyor. Dolayısıyla boğaz ağrısı için önlem alan hasta, hastalık sürecini günler, hatta haftalarla kısaltabilir”.
Şu anda yaygın olan ve özellikle okullu çocukları bulunan anneleri rahatsız eden şeyin noro virüslerin olduğunu belirten Kantardjiev, kusma ve ishale yol açan bu virüslerin yetişkinlerde 1-2 gün, çocuklarda ise 2-3 gün olmak üzere kısa süreli rahatsızlığa yol açtığını söyledi. Noro virüslerin dış ortamda çok dayanıklı olduğunu ve kusma sırasında oluşan küçük damlacıkların düştüğü yüzeylerde dezenfeksiyon yapılmazsa eğer, virüsün bir ay içinde diğer aile fertlerine veya aynı banyo ile tuvaleti kullanan kişilerde de bulaşabileceğine dikkat çeken Kantardjiev, noro virüslerde enfeksiyon dozunun çok düşük olduğunun altını çizerek diğer enfeksiyonlarda binlerce, hatta on binlerce parçacık insanı hasta ederken burada sadece 10 virüs parçacığı gibi çok küçük bir miktarın ağıza ve oradan da sindirim sistemine sızmasının enfeksyona yol açtığını belirtti ve annelerin bilmeleri gerekenleri sıraladı:
“Öncelikle el temizliği önemli. Eller, her yemek öncesi yıkanmalı. Tuvalet bölümleri her kullanıldıktan sonra dezenfeksiyon yapılmalı. Islak mendiller kullanılırken ise klorheksidin ihtiva edenler seçilmeli.”
Bakteriyel enfeksiyonlara gelince streptokok enfeksчyonların, çocuklardaki anjin ve bundan bir yıl önce çok yaygın olan kızıl hastalığının penicilin ve birinci ile ikinci jenerasyon sefalosporinlerle tedavi edildiğinde hızla kontrol altına alındığını belirten Kantardjiev, boğmaca hastalığının önünün kesilmesinden dolayı gurur duyduğunu ifade etti. Geçen yılın sonbahar mevsiminde yaşanan patlamalar üzerine aile hekimleri için düzenlenen eğitim etkinliklerinde erkenden doğru antibiyotik tedavisine başlanmasının ve aynı sınıfta boğmaca hastası bir çocuğun olması ya da ailede hasta çocuğun bulunması halinde boğmacanın diğerlerine bulaşmaması için önleme amaçlı antibiyotik verilmesinin öneminin anlatılmasının sonuç verdiğini ileri süren profesör Kantardjev, boğmacanın aylar içinde çocukların sağlığı için tehdit olmaktan çıkmasının gurura vesile olduğunu söyledi.
Bulgaristan’ın antibiyotik kullanımının en yaygın olduğu ülkeler arasında yer alması ve rezistan gelişme tehlikesinin gittikçe artması konusuna da virüsolog, hastalara yazılan geniş spektrumlu antibiyotiklerin genelde insanın bütün bağırsak florasını yok etti için kitle halinde uygulanmaması gerektiğini vurguladı. Bunun yerine deeskalasyon terapisi türünden farklı yaklaşımların daha yerinde olacağını söyleyen uzman, çok hasta olan kişilere önce geniş spektrumlu antibiyotik verilmesinin ve antibiyotiğe başlanmadan alınan materyal üzerinden yapılan mikrobiyolojik inceleme sonucu çıktıktan sonra da hastalığa yol açan mikrobun türüne göre en etkin antibiyotiğin verilmesi gerektiğini belirtti.
Kaynak : BNR Horizont Programı
Söyleşi : Diana Doncheva
Çeviri : Tanya Blagova
Foto: özel arşiv, BGNES, freepik.comGüllerim kana benzer, Gökyüzü sana benzer, Güzel kızın manisi Kuşlara benzer. “Kısaca” başklıklı iki dilli mani derlemesinin “Aziz Kardeşler Kiril ve Metodiy” Milli Kütuphane'nin “Pismena” klübünün Kasım ayı..
Çocukların ebeveynlerinin bilgisi olmadan kimlik kartlarını alarak onların adına online bahisler yapmaları gibi gittikçe artan endişe verici eğilimlerin izlenmesi, Ulusal Gelir Ajansı NAP ve “Gümrükler” Ajansı tarafından yaz mevsiminde “Ne ste sami”..
Bulgar gülünün mis kokusu ve dünyanın dört bir köşesinden turist çeken çiçek toplama kampanyası, gül yetiştiriciliği işinin hoş tarafı olurken dikenli tarafı da yok değil. Ülkedeki gül yetiştiricileri, “Gülü seven dikenine de katlanır” deyimini..