Beşaret(Müjde, iyi haber) bayramı, Tanrı’nın insanın ruhunu karanlığın ebedi azabından kurtarma vaadini yerine getirildiği gündür. Sofya’da “Kutsal Haçın Yüceltilmesi” kilisesinde görevli rahip Bojidar Marinov’un sözlerine göre Beşaret bayramı, Tanrı’nın bağışlayıcı sevgisini hissetmemiz için sadece onu kabul etmemiz gerektiği mesajı veriyor. Bu aynı zamanda Meryem ananın, kadınlar arasından İsa Mesih’i doğurması için seçilen kişi olduğunu bildirmek üzere gelen baş melek Cebrail’den aldığı iyi haberin özüdür.

Bojidar Marinov şunları belirtti. "Beşaret bayramı, Kilisenin dünyamızda akla mantığa sığmayan, ötesini aşan o sevinçli ve aynı zamanda gizemli hadisenin yücelttiği güzel bir bayramdır. Biz, küçük ve zayıf imanımızla, Tanrı’nın gönderdiği meleğin, İsa’nın mucizevi varoluşunun Meryem’e müjdelemesi olayına dokunmaya çalışıyoruz. Bu, atalarımız Adem ve Havva’nın günah işledikleri anda Tanrı’nın vaat ettiği kurtuluşun başlangıcıdır.
Bayram bize, Tanrı’nın bağışlayıcılığının tecellisini verir. O zaman daha, daima yanımızda olacağını söyler. Melek Cebrail, Meryem’e: “Ey lütufla dolu olan kadın, sana selam ederim, Rab seninledir” dediğinde o yine: “ Ben sizinle, insanlarlayım” diye teyit eder. Rab’ın bizimle birlikte olması, sürekli sahip olmamız gereken büyük bir sevinç, bir lütuftur."


Dolayısıyla Beşaret bayramında duyulan sevinç büyüktür, zira Büyük perhiz döneminde Kurtuluşu müjdeleyen bir ışık gibidir.
Rahip Bojidar, tüm Hıristiyanlara Meryem’in adlığı müjdeyi paylaşmaya devam etmelerini dilerken sözlerini şöyle tamamladı:

"Müjdenin bize verdiği sevinci hiçbir zaman yeterli bulmayalım. Müjde ise Tanrı’nın bizi sevmesi ve bu dünyada bundan başka daha önemli bir şey olmamasıdır. Kalbimizle Tanrı’yı kabul etmiş Ortodoks Hıristiyanlar olarak yaşam tarzımızda bu müjdeyi sürekli yaymalıyız. Tanrı’nın bizi sevdiğini düşünürsek, ümitsizliğe düşmeyiz ve hiçbir zorluk bizi bu ilahi sevinci duymamıza alıkoyamaz.
Çeviri: Ergül BayraktarFoto: BTA, BGNES, bogonosci.bg, sv-atanasii-varna.org, rahip Bojidar Marinov özel arşiv
İnsanı en güzel bir surette yaratan ve yarattıklarının en şereflisi makamına oturtan Cenâb-ı Allah, onun üstünlük ve zayıflıklarını da bilmektedir. İnsanın üstün vasıflarını korumak, eksik taraflarını tamamlamak ve yanlış yola gitmesninin önünü almak..
İslâm dini yeryüzüne çöken karanlığı yarıp insanlığa muhtaç olduğu aydınlığı göndermediği dönemde dünyaya gelerek melekleri ve insanları sevindiren nurlu yetim Hazreti Muhammed (s.a.s.), önce babadan, sonra da anadan yetim kalınca dedesinin himayesinde..
İslâm dini, her insanı belirli hak ve sorumluluklar taşıyan bir şahsiyet olarak kabul eder. Her şeyin sahibi olan ve Mâlikü’l-mülk ismini taşıyan bütün mülkün mutlak sahibi Cenâb-ı Allah, mahlûktın en şereflisi olarak yarattığı insana mülkü üzerinde..