Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2025 Tüm hakları saklıdır

Cuma öğleden sonra

Namazın kazası

Photo: freepik.com

Namaz kılmak, her Müslümanın boynunun borcudur ve insanın bizzat yerine getirmesi gereken bir ibadettir. İslâm’ın esasları arasında imandan sonra gelen en önemli sorumluluktur.

Namaz bir ibadet olması sebebiyle belirli kuralları vardır ve kurallar taabbudîdir, yani Allah ve peygamberi Hazreti Muhammed’in bildirmesi veya göstermesiyle kurallar belirlenir. Namazın şartlarından bir vakittir. Bu da namazın belirli vakitlerde kılınması demektir. Farz olan beş vakit namazın kılınacağı vakitler, Kur’ân-ı Kerim ve Peygamberimizin sözleri ve uygulamasıyla belirlenmiş, vakit sınırları ortaya konmuştur. Cenâb-ı Allah “muhakkak ki, namaz belirli vakitlerde kılınmak üzere farz kılınmış” buyurmakla namazı belirlenen vakti içerisinde kılınmasının önemini ortaya koymuştur. Vaktinde kılınan namaz eda edilmiş olur, yani üzerimizdeki borç ödenmiş olur.

Ancak insan farklı sebeplerle namazını vaktinde kılamadığı durumlar yaşayabilir. Nitekim Peygamber Efendimiz Hendek Savaşı sırasında çatışmaların yoğunluğundan dolayı ikindi namazını vaktinde kılamamış, bir defasında da sefer yorgunluğundan yolda istirahat ederken uyuyakalarak sabah namazını kılamadan güneş üzerlerine doğmuştur. Bu durumda Peygamber Efendimiz, ilk fırsatta namazını vakti geçmiş bile olsa kılmıştır. Böylece kılınamayan namazı kaza etme söz konusu olmuştur. Ayrıca Peygamber Efendimiz, uyuyup kalma sebebiyle veya unutmaktan dolayı namazı kılamamanın Allah katında bir sorumluluğu olmaycağını da ifade etmiştir.

Bu ve benzer sebeplerden dolayı İslâm alimleri, kılınamayan namazların borç olarak insanın zimmetinde kaldığı ve ilk fırsatta (fevrî olarak) vakti dışında bile olsa kılınmaları gerektiği, borcun gecikmeli de ödenmesi gerektiği konusunda görüş birliğine varmışlardır. Buna da namazın kazası denmektedir.

Buraya kadar söylenenler, namazı vaktinde kılmamak için geçerli bir mazeretin olduğu durumlardır ve böyle hâllerde sorumluluk, ceze vs. söz konusu değildir. Ancak bir de herhangi bir geçerli mazeret olmadan kılınmayan, terk edilen namazlar vardır. Bunlardan dolayı itap, büyük bir ceza söz konusudur. Böyle olunca Müslüman namazını vaktinde kılma gayreti içerisinde olmalıdır. Her şeye rağmen gerek vurdumduymazlık, gerek tembellik ve gaflet, gerekse herhangi bir başka geçersiz mazeret sebebiyle namazını vaktinde kılmayanlar, Yaradana karşı borçlarını ödemek için ilk fırsatta namazlarını kaza etmelidirler. Bu durum, cezayı silmez, ama cezanın daha büyümesini engellemiş olur.

Her hâlükârda insana yakışan, namazını vaktinde kılması ve Yüce Sevgili ile vaktinde buluşmasıdır... Sevgiliyle gençken buluşmak yaşlandıktan sonra buluşmaktan iyidir. Buluşma zamanına ulaşamama ihtimali de vardır. O yüzden vaktinde secde edip Yaradana yaklaşalım...




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

1885 tarihli Bulgaristan Birleşmesi’ne üç bakış açısı

1878  yılının Temmuz ayında 10. Rus-Türk Savaşı’nın ardından yapılan Berlin Kongresi’nde Balkanlar’daki Bulgar nüfusunun yaşadığı topraklar, beşe bölündü . Kuzey Dobruca , Romanya’ya verilirken Niş Sancağı nı Sırbistan aldı. Tuna nehri ile Stara..

Eklenme 06.09.2025 05:35

Cuma öğleden sonra

Bugünkü programda "Doğru Bilgi ve İslamiyet'in Hassasiyeti" konusunu ele alan Vedat Ahmet, "Nedir doğru haber, doğru bilgi, kimden alacağız, nasıl alacağız, neyi aktaracağız, kime aktaracağız?" gibi son derece önemli konuların üzerinde duracak.

Eklenme 05.09.2025 14:00

Ortaçağ keşişlerinin izinden – İvanovo kaya manastırının gizli yüzü

Rusenski Lom nehri vadisinin tepelerinde, Bulgaristan’ın en etkileyici manevi merkezlerinden biri saklıdır. Burada, 13. yüzyılda “Az. Arhangel Mihail”  (Başmelek Mikail) İvanovo kaya manastırının bir parçası olarak inşa edilmiş, nehrin iki kıyısında..

Eklenme 03.09.2025 05:05