Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2025 Tüm hakları saklıdır

Tarih uzmanlarından

1885 tarihli Bulgaristan Birleşmesi’ne üç bakış açısı

Bulgaristan Prensi I. Aleksandır’ın aldığı rol farklı açılardan değerlendirildi

Photo: архив

1878 yılının Temmuz ayında 10. Rus-Türk Savaşı’nın ardından yapılan Berlin Kongresi’nde Balkanlar’daki Bulgar nüfusunun yaşadığı topraklar, beşe bölündü. Kuzey Dobruca, Romanya’ya verilirken Niş Sancağını Sırbistan aldı. Tuna nehri ile Stara Planina Dağı arasındaki topraklar, Sofya Sancağı ile birlikte, resmi olarak Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı olan Bulgaristan Prensliği’ni oluşturdu. Güneyde, Trakya ve Rodoplar’da, sultanın yönetimi altında özerk bir bölge olan Doğu Rumeli kuruldu. Makedonya ve Edirne bölgesindeki Bulgarlar ise Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde kaldı.

6 Eylül 1885’te, Bulgaristan Prensliği ile Doğu Rumeli, Rusya’nın iradesine karşı çıkarak Bulgaristan Prensi Aleksandır Battenberg’in yönetimi altında birleşti. Bunun üzerine yaşanan diplomatik kargaşa sırasında, Kasım ayında Sırbistan Krallığı, Birleşme’yi engellemek amacıyla Bulgaristan’a saldırdı. Bulgar Ordusu’nun beklenmedik bir şekilde galip gelmesi ile yeni statüko Büyük Güçler tarafından tanındı.

Tırnovo "Aziz Kiril ve Metodiy"Üniversitesi’nden prof. Milko Palangurski, Sofya "Aziz Kliment Ohridski" Üniversitesi’nden prof. Veselin Yanchev ve Bulgaristan Bilimler Akademisi Tarih Araştırmaları Enstitüsü’nden prof. Petar Stoyanovich olmak üzere üç saygın tarih uzmanı, "Birleşme’ye Üç Bakış Açısı" başlıklı ortak bir kitap yayımladılar. Kitaptaki makaleleri yazan profesörler, Kurtuluş’tan sonra Bulgarlar’ın ilk önemli ve kalıcı birleşmesine yol açan olaylarda Bulgaristan Prensi I. Aleksandır’ın aldığı rolü farklı açılardan değerlendirdiler.


23 yaşındayken amcası olan Rus İmparatoru II. Aleksandır tarafından Bulgaristan’ın hükümdarı olarak gösterilen Prens Aleksandır Battenberg, bundan 7 yıl sonra Rusya tarafından istenmeyen ve tahttan indirilmesi amaçlanan kişi haline geldi. Prof. Yanchev, Bulgaristan Radyosu’na konuşurken bu durumun nedenlerine değindi.

Проф. Веселин Янчев

"Bu durumun sebeplerini bizzat Prens Alexander özetle açıklamıştır. Tahttan çekildikten sonra, Rusya’ya karşı en büyük günahının bağımsız siyaset izlemek yönünde verdiği karar olduğunu dile getirmiştir. Rusya’nın Bulgaristan Prensliği ve Bulgar prensine dair vizyonu, Balkan Yarımadası’nda nüfuz alanını genişletecek olan ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Balkanlar’a sızmasına etkin bir şekilde karşı çıkmasına imkan veren, ayrıca da Osmanlı İmparatorluğu ile yeni bir savaşın çıkması halinde faydalanacağı bir coğrafya olması yönündedir. Hal böyle olunca Prens Alexander’ın ordu üzerindeki kontrolü eline geçirmek ve orduyu Rusya’nın değil, Bulgaristan’ın çıkarlarına bağlı duruma getirmek yönündeki icraatları, kanaatimce Bulgaristan ve Rusya arasındaki en büyük ve kilit önem taşıyan çakışma olmaktadır."


Bilim insanının "Davud ve Golyat" hikayesine benzettiği bu mücadelede diğer önemli bir sorun ise Bulgaristan’ın modernleşme mevzusudur. Rusya, yeni devletin gelişmesi için çağdaş ve medeni bir yol sunmak durumunda olmazken Prens I. Alexander’in ülkenin modern idare, üretim, ticaret ve iletişime sahip olmasından yana izlediği tutum, Rus diplomasisi tarafından Bulgaristan’ın Rusya’nın kontrol ve etkisinden koparak Batı’ya yönelme isteğinin gizli bir ifadesi olarak algılanmıştır. “Rus diplomatlar, Sankt-Peterburg’a prensin etrafında Batı etkisi ajanlarının döndüğünü rapor etmiştir. Ancak gerçek farklıdır” diyen prof. Yanchev, şöyle devam etti:

Петър Стоянович, Веселин Янчев и Милко Палангурски (от ляво надясно) на представянето на книгата.

Prens Alexander’ın Bulgaristan’a gelirken taşıdığı ve daha tahta çıkmadan önce açıkça dile getirdiği misyonunu göz ardı etmemek gerekir. Berlin Antlaşması’na mümkün olduğunca uyacağını, ancak asıl hedefinin tüm Bulgar topraklarını tek bir devlette birleştirmek olacağını belirtmiştir. Daha sonra “çarın asası altında” birleşmeden söz etmiş olması ise, az bilinen bir husustur. Yani Prens Alexander, Bulgarlar’ı birleştirmeyi ve Bulgaristan’ı bağımsız bir çarlığa dönüştürmeyi misyon edinmişti. Elbette bu bir gün veya bir yılda gerçekleşecek bir şey değildi. Fakat şu bir gerçektir ki, o bu amaçla gelmişti ve iktidarda olduğu sürece bir ya da başka bir şekilde, Bulgaristan Prensliği ile Doğu Rumeli’nin birleşmesine yönelik bütün girişim ve fikirleri desteklemiştir.”

Проф. Петър Стоянович

Prof. Stoyanovich’in fikri üzerine çıkarılan “Birleşme’ye Üç Bakış Açısı” kitabını yazan profesörler, hiç bir bakış açısının son olamayacağı konusunda hemfikir.

Проф. Милко Палангурски

"Prof. Milko Palangurski’nin bakış açısı, ulusal ülkü olan milletin birliği için yürütülen mücadele ve bu mücadelenin bir etabı olarak Birleşme’yi konu alıyor. Bu etap son derece önemli olup bu tip Birleşme’nin her zaman mümkün olmadığını ortaya koyuyor. Çünkü Doğu Rumeli’deki durum, Makedonya’daki durumdan, hele de Niş Sancağı ve Dobruca’daki Bulgarlar’ın durumundan kökten farklıdır. Bunlar artık farklı “gezegenler”dir ve orada yaşayan Bulgarlar’ın mekanik olarak birleşmesi, kulağa her ne kadar hoş gelse ve haritaya bakıldığında kolay görünse de, fiiliyatta böyle değildir” diyen prof. Yanchev, kitabın yazılmasına katılan prof. Stoyanovich’in Avusturya’da eğitim görmüş olan bir tarihçi olarak belgeleri yakından tanıma avantajı olduğunu kaydederken “Maalesef Prens I. Aleksandır ile ilgili olan belgelerin büyük bölümü, Bulgaristan’da değildir. Ülkemizde bulunan kaynaklarda prensin özel hayatı ve kaderi ile ilgili neredeyse hiçbir şey bulunumuyor.Oysa bağımlı olmakla beraber prenslik olan bir devletin başı olan Aleksandır Battenberg’in kaderinin siyasi boyutları mutlaka vardır.”


Röportaj: İvo İvanov

Çeviri: Tanya Blagova

Fotoğraflar: İvo İvanov, BTA, arşiv


Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Cuma öğleden sonra

Bugünkü programda "Doğru Bilgi ve İslamiyet'in Hassasiyeti" konusunu ele alan Vedat Ahmet, "Nedir doğru haber, doğru bilgi, kimden alacağız, nasıl alacağız, neyi aktaracağız, kime aktaracağız?" gibi son derece önemli konuların üzerinde duracak.

Eklenme 05.09.2025 14:00

Ortaçağ keşişlerinin izinden – İvanovo kaya manastırının gizli yüzü

Rusenski Lom nehri vadisinin tepelerinde, Bulgaristan’ın en etkileyici manevi merkezlerinden biri saklıdır. Burada, 13. yüzyılda “Az. Arhangel Mihail”  (Başmelek Mikail) İvanovo kaya manastırının bir parçası olarak inşa edilmiş, nehrin iki kıyısında..

Eklenme 03.09.2025 05:05
Enövçe köyünde mevlid

Cuma öğleden sonra

Bu yıl İslâm İşbirliği Teşkilâtı Dışişleri Bakanları toplantısı kararıyla Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in doğumunun 1500. yıldönümü kutlanmaktadır. Hicri 1447 yılı alemlere rahmet olan Peygamber-i zişana adanmıştır. Hem bu vesileyle hem de 3 Eylülde..

Eklenme 29.08.2025 14:00