Osmanlı araştırmalarının Bulgaristan’da uzun bir geçmişi bulunduğu ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan hemen sonrasına dayandığı bilinmektedir. Osmanlı arşivciliği ve Osmanlı diplomatika-paleografyası alanında en başarılı ve gelişmiş ekoller arasında yer alan Bulgar ekolü, Sofya “Kiril ve Metodiy” Milli Kütüphanesi'nin Şarkiyat bölümünde çalışmalar yaparak ciddi katkılar sağladı.
Sofya, Vidin ve Samokov'daki vakıf kütüphanelerinden gelen el yazma, eski basılı kitap ve belgeler gibi arşiv malzemesinden oluşmaya başlayan bu bölüm, 1931 yılında Türkiye’den vagonlar dolusu Osmanlı arşiv belgesinin satın alınarak bünyesine dahil edilmesiyle tamamlandı. Bu belgeler sayesinde İstanbul ve Kahire’de yer alan Osmanlı arşivlerinden sonra Sofya üçüncü sırada yer aldı.
Günümüz tarih araştırmacıları için önemli bir kaynak olan bu Osmanlı arşiv belgelerin Bulgaristan’a hurda kâğıt olarak “okkası üç kuruş on paraya” satılmasıyla ilgili çeşitli fikirler ortaya atıldı ve bu olayın izahına çalışıldı.
Bulgaristan’da uzun bir dönem hiç bir açıklanma yapılmayarak gizem içinde kalan bu olayın meydana geldiği günlerde Türkiye’de bunun cehaletten mi yoksa bir komplodan mı kaynaklandığı üzerinde duruldu.
Kâğıt fabrikalarında hamur haline getirilmek amacıyla baskülle tartılan tarihi belgeler, Sirkeci’den vagonlara dolduruldu, bir kısmı sokaklara dökülüp çocukların ve çöpçülerin eline geçti. Üstelik bu durum Ankara’ya bildirilmesi üzerine dönemin Maliye Bakanı satılan belgelerin kıymetsiz olduğunu iddia etti. Bu da yaşanan olayın kişilerden kaynaklanan iş bilmezlik, sorumsuzluk ve dikkatsizlik yüzünden meydana geldiği yönündeki görüşleri kuvvetlendirdi.
Bununla beraber dikkatler Osmanlı döneminde Manastır milletvekilliği yapan, Galatasaray lisesi mezunu ve çok iyi Osmanlıca bilen Bulgar general Panço Dorev’in üzerine çekildi. Dorev’in satış olayından önce Bulgar tarihiyle ilgili Osmanlı arşivinde araştırma yapması dolayısıyla belgelerin Bulgaristan’a satılması arasında bir bağlantının olabileceği ihtimali gündeme getirildi.
Gerçekten de Panço Dorev 21 Kasım 1930’da Bulgaristan Başbakanı Lyapçev’e gönderdiği bir raporunda 67 gün boyunca İstanbul’daki Osmanlı arşivinde Bulgar tarihi hakkında araştırma yaptığını ve 1823’ten itibaren siyasi, tarihi, dini, ticari-iktisadi konuların tamamını gözden geçirdiğini bildirdi. Özellikle Mithat Paşa’nın Bulgaristan ve Hilmi Paşa’nın Makedonya ile ilgili Sadaretle yaptıkları yazışmaları incelediğini, ayrıca Bulgaristan’ın Osmanlı hakimiyetine girmesiyle alakalı bazı Osmanlı anonim kroniklerle el yazmalardan da istifade ettiğini açıkladı. Dorev, taradığı belgeleri her biri 25-30 sayfalık olan 75 deftere kaydettiğini ve bazı orjinal belgeleri de elde ettiğini vurguladı. Ancak gözden geçiremediği ve siyasi - iktisadi açıdan önemli gördüğü 263 defterin olduğunu da belirtti.
Bu defterlerin taranması için Bulgar Biliimler Akademisinden tahsis edilen bir ücret karşılığında İstanbul Üniversitesi'nde tarih profesörü olan Ahmet Refik Bey vazifelendirildi. Daha sonra Panço Dorev, Osmanlı arşivinde ulaştığı bütün belgeleri tasnif edip Bulgarcaya çevirdi ve 1940’larda bu belgeler Bulgar Bilimler Akademisi tarafından yayınladı.
Panço Dorev’in yukarıda bahsedilen 1930 tarihli raporunda dikkat çekici bir bilgi yer aldı. Bu raporda Dorev, 1909’dan sonra Selanik’ten İstanbul’a taşınan Hilmi Paşa arşivinin Türkiye’deki Bakanlar Kurulu tarafından kendisine teslim edileceğini Başbakan Lyapçev’e bildiriyordu. Ayrıca bu bilgiyi Sofya’daki Türkiye elçiliği tarafından aldığını ve Elçiliğin bu gelişmeyi “duyulmamış görülmemiş bir güven” göstergesi olarak değerlendirdiğini aktarıyordu. Bu Panço Dorev’in Başbakan Lyapçev’e verdiği önemli bir bilgiydi, ancak daha sonraki gelişmelere bakıldığında Bulgaristan hükümetinin Osmanlı arşiv belgelerin kâğıt fabrikasına satışından haberi olmadığı ortaya çıkmaktadır. İsmail Hakkı Konyalı ve Muallim Cevdet gibi duyarlı aydınlardan oluşan bir grup, dönemin Başbakanı İnönü’ye bir rapor göndererek Bulgaristan hükümetinin haberdar edilmesi ve belgelerin imha edilmesinin durdurulmasını istemişlerdi. Sonuçta 2 Haziran 1931 yılında İstanbul’daki Bulgaristan Elçiliğinin acil bir yazıyla Milli Eğitim Bakanlığına Türkiye hükümetinin Knyajevo’da bir kağıt fabrikasına 27 ton Osmanlıca belge sattığını ve bunların Bulgar tarihi için kıymetli bilgiler içerebileceğini bildirmesiyle hurda kâğıt olarak imha edilmek üzere olan tonlarca belgenin ve tarihi hafızanın yok edilmesi durduruldu.
Daha sonra Türkiye bu değerli belgeleri diplomatik yoldan geri istedi ve satılan beş vagon belgeden iki vagon belge, iki devlet arasındaki ilişkilerin zedelenmemesi adına Bulgaristan tarafından geri gönderildi. Geri kalanlar ise bugün Sofya “Milli Kütüphanesi Şarkiyat Bölümünde” muhafaza edilmeye devam etmektedir.
Foto: BTV, wikipedia.org, strumski.com, nationallibrary.bg, bulgarianhistory.org, Miglena İvanova
Tırgovişte’nin Vasil Levski köyünde 20 Eylül’de köy meydanında ilk kez düzenlenen “Yumurta Festivali” başlayacak. Etkinliğin organizatörleri, hem köy halkını hem de misafirleri zengin programa katılmaya davet ediyor. Festival kapsamında yemek..
Zavet Belediye Başkanı Ahter Veliev’in bildirdiği üzere, Suşevo köyünde bulunan “Osmi Mart” anaokulunda bu eğitim öğretim yılında altı çocuktan ibaret sınıf oluşturuldu . Çocuk eksikliğinden dolayı, Brestovene’deki okulda da sadece iki küçük sınıf..
Hükümet, ülkedeki 5 ilahiyat lisesine yaklaşık 5,7 milyon leva tutarında finansman sağladı Bulgaristan Cumhuriyeti Müslümanlar Diyaneti Başmüftülüğü ’nün web sitesinde yer alan habere göre, yeni 2025/2026 eğitim-öğretim yılının..
Bulgar araştırmacı gazeteci Christo Grozev, 24 Avrupa kamu medya kuruluşunun desteklediği PRIX EUROPA Avrupa medya festivalinde prestijli “ Yılın..