Bir yabancı dünyaca ünlü Bulgarlar’ın kim olduğunu sorarsa eğer çoğumuzun aklına ilk gelen isim büyük ihtimalle futbol yıldızı Hristo Stoiçkov olur. Daha entelektüel yönelimli olanlar, sorulan soru üzerine Hristo’yu örnek gösterebilir, ancak yurt dışında Hristo Yavaşev’in Bulgar olduğunu bilenler azdır. Bundan sadece bir yıl sonra ise bu konuşma apayrı olabilir, çünkü BMT’nın bir sonraki Genel Sekreterinin Bulgar olması şansı hiç te küçük değildir. Yeter ki tekerleğe kendimiz çomak sokmayalım.
Her ne kadar bir değil, iki uygun adayımız olsa da Bulgaristan, BMT içindeki en yüksek göreve henüz aday göstermiş değildir. UNESCO Genel Müdürü İrina Bokova, çoktandır yarışa girmek arzusunu beyan etmiş bulunuyor, dahası da Plamen Oreşarski hükümeti son saatlerinde adaylığını resmi olarak açıklamıştı. Ancak şimdiki hükümet bu konuda suskunluğunu korumaya devam ediyor. Ayrıca son dönemde AB Komisyonu üyesi Kristalina Georgieva’nın adı da olası aday olarak anılıyordu, fakat kendisi Komisyon içindeki görevini yapmaya devam edeceğini açıkladı ve bu görev yarışından feragat olarak yorumlandı.
Bulgaristan’ın adaylığı ile ilgili tartışma sosyal medyada aylardır devam ediyor fakat sürenin sonu olan Mart ayının yaklaşması ile konu, artık geleneksel medyanın da gündemine yerleşti. Geçen haftanın sonunda Başbakan Borisov’un gittikçe sık aynı soruyu soran gazetecilere verdiği cevap kısa oldu – hükümet Mart ayının sonuna kadarki süreye uyacak ve diplomatik mekikler devam ediyor. Bu arada ABV Başkanı Georgi Pırvanov, İrina Bokova’nın aday gösterilmemesi halinde kabineye olan desteği geri çekeceği uyarısında bulundu.
UNESCO Genel Sekreteri, gerçekten de Ban Ki-moon’un ardılı olmaya en uygun aday olarak görünüyor. Dünya örgütünün yazılmayan kuralları gereği bir sonraki Genel Sekreter Doğu Avrupalı ve mümkünse kadın olmalıdır. Bokova her iki şartı karşılıyor. Ancak Bokova adı, Bulgar toplumunu ikiye bölüyor. Komünist nomenklatürün ünlü bir ailesinden olan Bokova, değişikliklerden önce eğitim ve mesleki gelişme açısından sıradan insanlar için erişilmez olan ayrıcalıklardan faydalanmıştır. 1989’da başlayan demokratik değişiklikler diplomatik karyerine yansımazken 63 yaşındaki Bokova’yı eleştirenler, 26 yıl içinde ülkemizdeki komünist rejimi kınamadığı için sitem ediyorlar.
BM Genel Sekreterliğine aday kim gösterilirse gösterilsin ülkemiz halkına böylesine has olan bölünme ortadır. Bulgar tarihinde fesat ve bölünmeye bağlı birçok çöküş var, hem bunlar sadece savaş alanında yaşanmadı. Oysa Meclis binası üzerinde büyük altın harflerle “Birlik olmak güçlü olmaktır” yazısı var. Şimdi çoktandır ilgi çekmediği ve nüfuz sahibi olmadığı için için için üzülen küçük Bulgaristan, dünya siyasetinde arenada kendini gösterme şansına sahiptir. Bu durumda kendimize bazı soruları sormamız gerekiyor: BM Genel Sekreterinin seçimi, bizi birleştirebilecek bir hedef midir? Daha büyük amaç adına taviz vermeyi biliyor muyuz? Yoksa herkes kendi başının çaresine baksın deyip mi yaşayacağız hep?
Çeviri: Tanya Blagova
Üç yılda yedinci kez Bulgaristan vatandaşları milletvekili seçimini yaptıktan sonra, seçim neticeleri bazı kulis arkası oyunları da su yüzüne çıkardı. Kesin oy sayımında %4 olan barajı aşmak için %0.01 oyu yetmeyen “Veliçie” partisinin..
27 Ekim’de düzenlenen erken genel seçimlerinde oy kullanan seçmenler daha da renkli bir parlamentonun hatlarını çizdi. İlk tahminler 9 partili bir Halk Meclisi yönündeydi, ancak Merkez Seçim Komisyonu(MSK)’nun sandık kurulu protokollerinin yüzde 100’nün..
Sıradaki erken genel seçimler artık arkada kaldı. Geçen erken seçimlere kıyasla katılım oranın biraz daha yüksek olması dışında, siyasi tahminlerde ve politik yapılaşmaların ne olacağı ve nasıl bir kabine ortaklığı kurulacağı sorularına yanıt bulmak yine..