Sevgi, gözlere görülmez olsa da, gizemli bir heyecan içersinde havada hissediliyor. Fakat Radiç Banev`in fotoğraflarına dikkatli bir şekilde bakacak olursanız, sevgiyi hissedeceksiniz. Yirmi tane resminde kendisi sevgiyi ve aşkı anlatıyor. “Koruyucu ailelerde çocukluk” başlıklı seyyar sergisinin şimdiki durağı Plovdiv olurken 20 Şubat tarihine kadar Plovdiv belediyesi meclis binasında görülebilir.
Radiç Banev, Ulusal Koruyucu Ailler Derneğinin basın toplantısına gidiyor ve bir duygusal ifadenin on şehri ziyaret etmesine neden olacağa fikri aklının ucundan bile geçmiyor. Ancak terkedilen çocukların hikayelerini ve bu çocukların başka aileler tarafından kabul edildiğini duyunca kendisinin bu konuda neler yapabileceğini araştırmaya başlıyor. En başarılı olduğu işte bitiyor mesele – fotoğraf çekme fikri doğuyor.
“Bu söz konusu insanların kalplerini, hiç tanımadıkları çocuklara açtıklarından ve onları kendi ailelerine kabul ettiklerinden dolayı çok etkilendim. Bunlar duyguların ağır bastığı ailelerdir, çünkü aralarında bir akraba ilişkisi yoktur, ancak kendilerini ebeveyn ve çocuk olarak kabul ediyorlar. Bütün bu hikayelerin temelinde ise akranlarıyla hayatta aynı starta sahip olmayan çocuklara bir şans tanıyan insanların özel iyilik hareketi yatıyor. Aslında çocukları ailelerine kabul etmeleri de bir nevi mucize sayılır – onlar da artık kendi imkanlarına ve hayallerine sahiptir, hayatları değişiyor ve artık bir geleceğe sahiptirler.”
Ülkemizde çocukları kendi evlatları gibi kabul eden 2000`den fazla koruyucu aile var. Sosyal Yardımlaşma Ajansının verilerine göre, her ay yaklaşık 100 çocuk yeni ailesine kavuşuyor. Onların arasında Biser ve Tarzan da var, ki fotoğrafçının kalbine ilk onlar dokunuyorlar. Söz konusu iki çocuk koruyucu anneleri Elena Atanasova`yı keşfedinceye dek bugüne kadar hep yurttan yurda atılmışlar.
“Onları kendime çok yakın hissediyorum, çünkü onların an ve an gelişmelerini yakından takip ettim – onlar dolu dolu bir hayat yaşıyorlar. Onların okuluna gittim ve bu çocukları aile ortamından farklı bir ortamda izledim” - diye hatırlıyor Radiç Banev.
İlk başta oğlanlar yeni hayata çok zor uyum sağlamışlar – ard arda tepkiler, gözyaşları gelmiş daha sonra çaresizlik çatmış, fakat onların yerine birçok gülücülük ve eğlence gelmiş. Biser içine kapalı bir çocuk olurken özgüveni olmayan ve sanki tüm dünyaya küs olan bir çocuk olarak karşılarına çıkmış. Biser`e nazaran Tarzan hem evin, hem de okulun “şimarık” çocuğu imiş. Bugün anneleri onları gururlu ve sakin bir şekilde gülümserken gördüğünde içine mutluluk ve sevinç doluyor. Resme de aynı mutlu pozlar yansıyor.
“Herşeyden önce o tutumu, davranışı yansıtmak istedim - diye paylaşıyor Radiç Banev. Bu fotoğraflar yapmaca fotoğraflar değil, çünkü buradaki duygular gerçektir ve benim de aktarmak istediğim tam bu duygulardı. Resmi istatistiklerin dışına çıkmak istedim ve insanların duygularını ön plana taşıdım – burada söz konusu olan koruyucu ailelerin coçuklara olan ihtiyacı ve çocukların da koruyucu ailelere olan ihtiyacıdır.“
Fotoğrafçının bir sergisi daha tüm ülkeyi dolaşıyor - "Koruyucular ve gelenekler“ başlıklı sergi, ki buradaki fotoğraflar büyük bir folklor festivali sırasında Sofya Boris Parkında çekilmiştir. Ninelerin çeyiz sandıklarından çıkardıkları halk kiyafetlerle süslü buradaki Köstendil kızları, ünlü ressam Vladimir Dimitrov – Maystora`ın adeta madonalarını hatırlatıyorlar.
Radiç Banev, 90`lı yıllarda fotoğrafçılık sanatına gönül veriyor, ki bu dönemde resimler siyah beyaz olurken sokaklar hayat dolu imiş. Sadece büyük siyasi olaylardan dolayı değil, aynı zamanda da açık hava sergileri, performanslar ve her türlü sanat etkinlikten dolayı. Fotoğrafçılığın en başarılı tarafının belgesellik olduğunu bilerek, Radiç Banev, herşeyin sokağın çevresinde döndüğünü ve zamana tanık olacak fotoğrafın tam burada sokakta bulabileceğine inanıyoır.
Çeviri: Şevkiye Çakır
Fotoğraflar:Radiç Banev
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..
“Hak ve Özgürlükler İttifakı” , Türkiye’de Bulgaristan’daki erken Parlamento seçimleri için kullanılan 48 000'den fazla oydan yaklaşık yüzde 65'ini ikna edici bir şekilde kazandı. Bu, 46495 kişinin oy kullandığı Haziran seçimlerine nazaran biraz..
Dünyanın farklı ülkelerindeki Bulgar topluluklarından soydaşlarımızın, ülkemizdeki memurların "Bulgar olduğunu söylüyorsun, ancak Bulgarca bilmiyorsun”..
1 Aralık tarihinde resmi olarak göreve başlayan Avrupa Komisyonu'nun yeni yönetiminin geçtiğimiz Çarşamba günü onaylanmasıyla..