Rodop dağının en büyük vadilerinden biri olan Çepinska vadisine çok zor ulaşılabilen bir tepede Ortaçağ’dan kalan Tsepina kalesi bulunuyor. Arkeolojik araştırmalar 1960 yılında başladı, bir kaç yıl sonra 1966 yılında ulusal önem taşıyan taşınmaz kültür miras statüsüne sahip olur. Arkeologlara göre bölgede daha M.Ö.5. binyılın sonunda insan yaşamıştır. Tarihçi Veliçka Matsanova Tsepina kalesinin sırlarını açıklamak için 12.-14. asırlardan kalan yazılı belgelerin büyük önemini izah etti:
‘Belgeler arasında çok önemli bir kaynak var: despot Aleksiy Slav'ın 1220 yılından bağış şahadetnamesinin Aynaroz , Vatopedski manastırında muhafaza edilen belgenin büyük önemi var. Bu belgede Aleksiy Slav başkenti Tsepina'dan Melnik'e değiştirdiğini yazıyor. Böylece Tsepina kalesi onun yaz köşkü kalıyor. Eski bir kalenin bulunduğunu ilkin Uyanış devrinin aydınlarından Stefan Zahariev 'Tatar - Pazarcık kazasının tasvirinde’ yazıyor. Keleye Sankt Petersburg'tan Rus tarihçi Polihroniy Sirku da ilgi göstermiş. Kalenin kilisesinde mihrap kapısı ve Az.Az. Petır ve Pavel'in mermer kabartma ikonlar keşfediyor. Günümüzd Ermitaj müzesinde sergileniyorlar. Enkazları eski dönemlerde zengin bir yaşamı kanıtlayan kalenin neden ibaret olduğunu tarihçi Veliçka Matsanova anlatıyor:
'M.Ö. 1. binyıllık dönemde Kuzeybatı Rodoplar’da Besi adında Tırak kabilesi yaşıyormuş. Kaya tepesini açık bir tapınağa dönüştürmüşler. Bir kaç kült ocaklar bulundu, orada yaşayan kabile dini ibadetler gerçekleştiriyormuş. Keşfedilen seramik parçalar, çok çeşitli dini faaliyetin ve zengin bir manevi hayatın yaşandığının kanıtıdır.
396. yılında piskopos Nikita Remisianski Besi kabilesini Hristiyanlaştırır. Tapınak yerine Hristiyan bazilikası inşa edilir. Ona bağlı olarak bir manastır kompleksi kurulur.
Bir de hizmet edenlerin 26 konutu. Dini faaliyetler bir sıra belgede kanıtlanmış bulunur.
Çar Kaloyan’ın tahta geçmesine dek Rodop bölgesi Bizans imparatorluğunun sınırları arasındadır. 1205 yılında Edirne zaferinden sonra , Plovdiv'in fethinden sonra Bulgar devletinin sınırına girer. Akrabası olan Aleksiy Slav'ı da yönetici tayin eder. Slav Bulgar ve Balkan Ortaçağ kültürünün ünlü ismidir. Çar Kaloyan'ın ölümünden sonra ve çar Boril'in tahta zorbalıkla geçmesinden sonra Aleksiy Slav başkenti Tsepina olan Kuzeybatı Rodop ilinin bağımsız hükümdarı ilan eder kendisini. Tsepina'yı da bir hisara dönüştürüyor.
Tsepina bu bölgenin idare merkezi, ekonomik ve manevi hayatın başkentine dönüşür. Zanaatlar gelişmiş, komşu bölgeler ve ülkeler ile iyi ticari ilişkiler gelişmiş.'
Veliçka Matsanova'ya göre kalenin asırlarca süren yaşamı hiç bir zaman ele geçirilmemiş olmasına bağlı. Bizans tarihçileri kale için 'çok iyi kuvvetlendirilmiş', 'tamamen ele geçirilemez hale getirilmiş' yazıyor. Tsepina günümüzde de sırlarını korumaktadır. Ulaşılması çok zor. Zemin çok dik, yol çok zor. Şimdiye kadar hala kışla binaları incelenmemiştir. Tepe eteğinde küçük müze ve Bilgi merkezi bulunur.
Fotoğraflar: Svetlana Dimitrova
Çeviri: Müjgan Baharova
Ortodoks Kilisesi 26 Ekim’de en büyük Hristiyan şehitlerinden biri olarak kabul ettiği Selanikli Aziz Dimitrios’u anıyor. Ülkemizde Aziz Dimitrios’un adı 13. yy’da Tırnovgrad’da Bizans’a karşı ayaklanması soncu İkinci Bulgar Çarlığının kuran Asen ve..
İnsan, Cenab-ı Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın ilk faslı ruhlar aleminde, elest bezminde gerçekleşmiş, ikinci faslı cennette yaşanmıştır. Devamı ise dünyada yaşanmaktadır. Varlığını yeryüzünde sürdüren insanın genetiğinde yaratılış..
İslâm dini insanın bütün hayatını kuşatan itikadî, fıkhî ve ahlâkî normlar bütünüdür. Hatta İslâm dinî sadece dünya hayatıyla sınırlı olmayıp dünya ötesi, ahiret hayatı ile ilgili konulara da taalluk etmektedir. İnsan, ömrü boyunca her an bir şeyler..