Razgrad’dan foto muhabir Mehmet Aziz yıllardan beri adını Deliroman’ın insanını, doğasını, olaylarını karelere yansıtan bir usta fotoğrafçı olarak duyuruyor. Bundan neredeyse 45 yıl once bir öğrenci yarışmasında çok hayal ettiği Sovyet yapımı “Smena” fotoğraf makinesi kazanır. O zamandan beri de fotoğrafçılık onun hayali, hayatı, mesleği ve yaşam tarzı olur. 1975 yılında ilk çektiği fotoları hala hatırlıyor- ailesi, ablaları, evin horozu. Onların yeri her zaman çok ayrı kalacaktır. Yoksul ailenin makine alamadığı oğulları, başarısıyla yarışmayı kazanmış ve böylece bir ömür devam edecek fotoğrafçılık serüvenine başlamıştır.
Mehmet Aziz, doğduğu Yonkovo köyünden çıkarak, Sofya’da Fotoğrafçılık Lisesinde eğitimni tamamlamış. Yıllar geçse de, anne ve babasına bu konuda minnetarlığını ifade etmekten kaçınmıyor.
Bundan sonra yerel basın, yayında aranan bir foto muhabir haline geliyor. Deliorman’ın renkleri ona ilham veriyor. Doğası çok zengin ve objektifinden her defasında yeni, yeni güzellikler keşfediyor.
“Resim çekerken ben bir şair oluyorum” diyor Mehmet Aziz. “Bir şair şiirini nasıl bir sevgiyle yazıp, okuyorsa ben de fotoğraflarıma öyle bakıyorum. İnsanların acı ve sevinçli anlarını çekiyorum” diyen Aziz, her defasında heyecan duyduğunu da itiraf ediyor.
Foto muhabir olarak kayerinin fotosunu çekti mi? “Bu her zaman farklı bir olay, farklı bir obje oluyor. En son çektiğim en heyecanlı fotoğraf, Berlin’de yaşayan ve üç aylık olan torunum oldu. En acı ve gözyaşı dolu karelerimi ise Tsar Kaloyan’da meydana gelen sel baskınında çektim” diyor. İnsanların özel yaşam ve “iç işlerine müdahale ettiği” tezine de katılmıyor. “Ben tarih yazıyorum, benim objektifimden tarih çıkıyor. Bu kareler 20-30 yıl sonra bir tarihten kesitler olacak, o yüzden kandimi tarihçi olarak da görüyorum” dedi.
Mehmet Aziz bazen bir fotoğrafın bin sözden daha çok konuştuğunu düşünüyor. Objektifinden hikayeler yazıyor, fotoğraflarda hayat var, yaşam var, sevinç, keder, doğa, umut ve beklenti…
Foto muhabir Mehmet Aziz ile yaptığımız röportajın tümünü aşağıdaki seski linkten dinleyebilirsiniz.
Boyana bataklığı, Sofya bölgesinde tek doğal sulak alandır ve halen koruma altındaki bir çok su bitkisi, amfibi ve sürüngen türüne ev sahipliği yapmaktadır. Ancak ülkemizdeki pek çok benzer alan gibi Boyana bataklığı da insan faaliyetleri nedeniyle..
N eredeyse iki ay dır devam eden sıcaklar, yıkıcı yangınlar ve hemen hemen tüm ülkeyi etkisi altına alan kuraklık , 2024 yazı na damgasını vurdu. Avrupa Orman Yangını Bilgi Sistemi’nin uydu görüntülerine dayanan verilerine göre, 2024..
İş gücü yetersizliğinden dolayı üçüncü ülkelerden ithal edilen işçilerde sorun çıkıyor. Slınçev Bryag tatil köyünde üçüncü ülkelerden iş vizesiyle getirilen üçü Nepallı, biri Sri Lankalı dört işçi esrarengiz halde kayboldu. Nesebar polisine..