2019 Avrupa Kültür Başkentleri olan Bulgaristan’ın Plovdiv ve İtalya’nın Matera şehirleri geçmiş tarihlerindeki ortak noktaları ararken, günümüzdeki vegelecekteki değerleri de sanatın diliyle tanıyarak, yaşatmak istiyor.
İki yıl önce yönetmen Milena Kıneva, İtalya’nın Matera şehrinde bir sinema festivaline katılıyor. Orada eskiden müthiş ekmeği yoğrulduğu bir buğdayın hikayesini duyar. Bulgar yönetmen ise Trakya vadisinden kadim bir tahıl ürünü olan siyes buğdayı anlatma fikrine kapılır. Böylece eski Plovdiv ve Matera’nın halkını doyuran hububattan ve sıcak mis kokulu ekmek efsanelerinden yola çıkarak, iki ortak fikri doğdu. Onlardan biri Mestiere Cinema film festivali projesi oldu. Bu yıl her iki şehirde de yapılacak festivalde, sinemadaki farklı “zanaatları” anlatacak.
Matera’da en leziz ekmeklerin yapıldığı antik bir buğday türü var. Bu cins yıllar boyunca kaybolmuş. Onlarca sene sonra senatör Raphael Capelli onu yeniden bulmuş ve onun anısına buğdaya “Senatore Capelli” adı verilmiş. Böylece Matera’da tekrar bu geleneksel ekmek fırınlardan çıkmaya başlar ve özellikleriyle UNESCO’nun kültürel miras listesine girer. Bu hikayeyi duyunca, ben de eski Trakların mezarlarında bulunan Bulgarların eski “limetz”- siyes buğdayının tarihini anlattım. Bu fikirlerden yol çıkarak, ortak sergi ve tiyatro temsilleri hazırlamaya karar verdik.
“Ekmeğin şarkısı” sergisi Sofya’ya da geldi ve Matera’da ekmeğin efsanesini başkentlilere anlattı. Efsaneye göre genç bir kız küçük yaşta yetim kalır ve hamur kararken, hep şarkı söylermiş. Şehirdeki kadınlar da, ellerindeki hamurların da kızın şarkısındaki titreşimleri alması için, kızın penceresi önünden geçermiş. Temsile Sofya’ya 35 km. uzaklıktaki Vakarel köyünden yaşlı kadınlar da şarkılarıyla renk kattı. O yörede de hamur yoğururken söylenen şarkılar bulunuyor. Böylece ekmeğin yardımı ve İtalyan ile Bulgar buğdayın bir nevi “düğünü” ile ortak festival fikrini kafamızda oluşturduk.
Sinemada, olmazsa olmaz bütün faaliyetlere dikkat çevirmek isedik. İtalyanlar Matera’nın bulunduğu Bassilica bölgsinden filmler gösterilecek. Aslında şehrin kendisi de kaya içinde evlerle, mağara gibi geçitlerle, dar sokakları ve merdivenleriyle dev bir film sahnesine benziyor. Mel Gibson da “Hz. İsa’nin Çilesi” film çekimleri için bu şehri seçmişti.
İtalya’da gösterilmeyen Bulgar filmleri seçeceğiz. Bizim bestecilerden bir grubu Matera’ya götüreceğiz, oradan bir grup bestekar Plovdiv’e gelecek. Gerçek bir sanat ve insan kaynaşımı yaşanmasını istiyoruz. Festival yarışma içerikli olmayacak, o yüzden hem İtalyan, hem Bulgar izleyicisi özenle seçilmiş yapıtlar görebilecek. Sinemada son yılların en iyi örnekleri de festivalde iki ülkede gösterilecek.
Avrupa Kültür Başkenti unvanına hak kazanan her iki şehir de önemli kültürel ve sanatsal programları sayesinde dünyanın dört bir tarafından turistler ağırlayacak. Mestiere Cinema festivalinde Plovdiv Antik Tiyatrosunda şehir filarmoni orkestrası özel konser sunacak.
Fotoğraflar:özel arşiv
Çeviri: Sevda Dükkancı
NDK- Milli Kültür Sarayı’nın Bir No’lu salonunda özel törenle “CineLibri” Uluslararası Sinema ve Edebiyat Festivali’nin 10. jübile bölümü bugün açılacak. Bu sene festival “Sonsuz şiir” temasıyla gerçekleşecek. Forum, çağdaş İtalyan sinemasının dâhisi..
Her bir şehrin, kasabanın, köyün en renkli ve ilgi çekici yerlerinden biri pazarıdır. İster her gün, ister haftanın belirli gününde kurulsun, hususi ya da hususi olmayan mallar alınıp satılsın, pazarlar yüzyıllardır insanlık tarihine ve toplumumuzun..
“Nova” televizyonuna konuşan geçici hükümette Kültür Bakanı Nayden Todorov , Razgrad ve Smolyan’daki tiyatrolarda mali suistimallerin tespit edilmesinin ardından, “ Başka yerlerde de hükümet fonlarını hortumlamaya yönelik planlar olup olmadığını..
On yıllardır Almanya’da yaşayan Emilia Juecker’in sözlerine göre “Bulgarlar dünyayı süslüyor”. Hamburg’ta 30 Kasım’da soydaşlarımızı bir araya getirecek..