Ani Pilibosyan Sofya'da doğup büyüdü, eğitimini tamamladı ve ardından bir lisede Fransızca öğretmeni oldu. Ondan sonra hayatı değişti, Fransa’ya gitti orada aile kurdu. Bulgaristan'a her fırsatta döner. Altı yıldan beri Bayan Pilibosyan atalarının ülkesinde daha uzun süre kalmaya başlar ve geçmişini yeniden keşfetmeye koyulur..
Buraya kadar hikayesi yurtdışında yaşayan sıradan bir vatandaşımızın hikayesine benzer. Ancak bir gün, bir oymacı, şair ve şarkıcı olan babası Ovagim Ovagimyan'a bir borcu olduğunu ve bunun ödenmesi gerektiği kararı verir. Babası Plovdivli, “Nöbet tepede” doğar. Bu Plovdiv'in inşa edildiği yedi tepeden biridir. Bu yüzden belki sanatçı olur. Şehrin bu bölümü, sekiz bin yıldan önce insanların yerleştiği tarihi bir yerleşim yeridir. Tepe, Orfe'nin en yetenekli öğrencilerinden biri olan Trak Müzeev'in tepesi olarak da bilinir.
Ulusal kültür Anıtı olarak ilan edilen şehrin bu kısmı farklı etnik kökenlerin ve kültürlerin iz bıraktığı en önemli kültürel ve tarihi alanlardan biridir.
Arkeolojik kompleks hala gizemlerini korur, uzmanlar çalışmalarına devam ediyor. Zengin tarih ve medeniyetlerin ruhu her taşta hissedilir. Plovdiv halkı ve şehrin misafirleri muhteşem manzaranın tadını çıkarmak için mutlaka tepeyi ziyaret eder. Ani Pilibosyan da tepeyi ziyaret edenler arasındadır:
“Nöbet Tepe'ye” her gittiğimde kendimi Kudüs'teki gibi hissediyorum. Zamanın “asılı” gibi kaldığını görüyorum. İleri, geri yok, her zaman bir tek zaman var ve bu beni çok mutlu ediyor. Plovdiv benim en sevdiğim şehir ve ailemin de buradan gelmesinden gurur duyuyorum. Çocukluğumu burada geçirdim. Tatillerde büyük annemin evine, büyük büyük babamın evine gelirdik. Ailem 120 yıldır bu şehirde yaşamaktadır. Ruhum ve kalbim Plovdiv'de. Tarihsel olaylar öyle gelişir ki, babamın Sofya'ya yerleşmesi gerekir. Ancak ruhu Plovdiv’de kaldı. İlk eserleri burada - 1930'larda yarattığı ikonostaslar /ikon duvarları /. 1938'de Uluslararası Plovdiv Fuarı'na katılır.
Ovagim Ovagimyan'ın maharetli elleri ile yaratan eserler çoktur ve bir yere göndermeden önce onların fotoğraflarını çeker ve böylece mühürlemiş olur.
“Babamın eserlerinden oluşan bir albüm sunmak istedim, ancak bana verdiği fotoğrafların kalitesi pek iyi değildi. Bu yüzden Bulgaristan'ı dolaşmam gerekti, babamın eserlerini bulup ve tekrar fotoğraflarını çekmek zorunda kaldım. Önce kitabımı Fransızca olarak yazdım, ancak bu beni tatmin etmedi. Bir de film çektim.
"Trakyalı ustanın zarif dünyası" başlıklı kitabın ve filmin tanıtımı Avrupa Kültür Başkenti takviminde yer alan 16-22 Eylül tarihleri arasında Eski Şehir Şenliklerinin bir parçasıdır:
“Kitabı ilk olarak Plovdiv'de, memleketimde, babamın doğduğu mahallede sunmak benim için büyük bir onur. Babamın inşa ettiği ev Uyanış Dönemi tarzından ilham alınan bir evdir. Duvar resimleriyle, çardağı ile.
İlk eserleri ikonostaslar/ ikon duvarları/. Babamın en büyük katkısı Bulgaristan'da oymacılığın gelişimine oldu. Ayrıca şarkı kültürü de vardı. Çalışmalarından dolayı “Kiril ve Metodiy” devlet nişanına layık görüldü. Ayrıca şiir de yazdı ve yirminci yüzyılın başında dünyayı ve ülkemizi sarsan büyük olaylara hiçbir zaman kayıtsız kalmadı.
Sofya'da, Ovagim Ovagimyan’a adanan kitap 24 Eylül'de "Kiril ve Metodiy” Ulusal Kütüphanede tanıtılacak.
Fotoğraflar: özel arşiv
Çeviri: Müjgan Baharova
Kültür Bakanı Nayden Todorov, Heraclea Sintica antik kentindeki önemli keşifler ile tanınan arkeolog Prof. Lüdmil Vagalinski’ye “Mirasın Koruyucusu” belgesi takdim etti . Kültür Bakanı, Prof. Vagalinski’nin kazı çalışmalarının tarihi..
Sofya’da “İvan Vazov” Halk Tiyatrosunda J ohn Malkovich'in yönettiği Bernard Shaw’ın "Silah ve Adam" oyunun sahnelenmesine karşı meydana gelen eylemler ve arbedeler 39 ülkeden 247 tiyatro kurumunun Avrupa Birliği’ne başvurmasına neden..
On yıllardır Almanya’da yaşayan Emilia Juecker’in sözlerine göre “Bulgarlar dünyayı süslüyor”. Hamburg’ta 30 Kasım’da soydaşlarımızı bir araya getirecek “Bulgarca sözler, müzik, renkler ve dans” yıllık toplantısının odağında kültürel..
Kültür Bakanı Nayden Todorov, Heraclea Sintica antik kentindeki önemli keşifler ile tanınan arkeolog Prof. Lüdmil Vagalinski’ye “Mirasın Koruyucusu”..