Ancak ilim dediğimizde “İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir” türünde ilmi kastetmekteyiz. Bunu faydalı ilim olarak da ifade edebiliriz. Onun için Peygaber Efendimizden bize ulaşan başka dualarda da “faydasız ilim”den Allah’a sığındığını görmekteyiz.
Faydasız ilim, bize dünya ve ahiret hayatımızda yararı olmayacak ilimdir. Bu aslında ilim de değildir, sadece kuru bilgidir. Zira ilim, insana faydalı işler yaptırır. İlim ile amel Arapçada aynı üç harf (ayın-lâm-mim) ile yazılır, sadece yerleri değişiktir. İlim bir anlamda ameldir, amele dönüşen bilgidir. O yüzden bu dua ile Rabbimizden edindiğimiz bilgilerin faydalı olmasını ve bize sadece faydalı olacak ilmi öğretmesini istemeye teşvik edilmekteyiz.
Nitekim duada “ilmimizin artırılması” da istenmektedir. Tâhâ suresinde Allah Teâlâ Peygamber Efendimize “De ki: Rabbim ilmimi artır!” buyurmuştur. Müfessirlerden Kurtubî bu hususta “eğer ilimden daha şerefli bir şey olsaydı, Allah Teâlâ, Peygamberine ilmin artırılmasını emrettiği gibi, onun da artırılmasını istemesi emrinde bulunurdu." demiştir.
İslâm dini yeryüzüne çöken karanlığı yarıp insanlığa muhtaç olduğu aydınlığı göndermediği dönemde dünyaya gelerek melekleri ve insanları sevindiren nurlu yetim Hazreti Muhammed (s.a.s.), önce babadan, sonra da anadan yetim kalınca dedesinin himayesinde..
İslâm dini, her insanı belirli hak ve sorumluluklar taşıyan bir şahsiyet olarak kabul eder. Her şeyin sahibi olan ve Mâlikü’l-mülk ismini taşıyan bütün mülkün mutlak sahibi Cenâb-ı Allah, mahlûktın en şereflisi olarak yarattığı insana mülkü üzerinde..
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
İslâm dini yeryüzüne çöken karanlığı yarıp insanlığa muhtaç olduğu aydınlığı göndermediği dönemde dünyaya gelerek melekleri ve insanları sevindiren nurlu..