İslâm bilgi anlayışına göre, insanın bilgi elde etme yolları bellidir. Bunların başında nakil veya nas olarak ifade edilen Kur’ân ve Hazreti Muhammed’in sünneti gelir. Allah’ın insana bahşetmiş olduğu akıl da bilgi elde etme yolunda, hatta nakli de anlama hususunda son derece önemli bir yere sahiptir.
Sezgi olarak ifade ettiğimiz bilgi edinme yoluna bazı alimler ilham demiş, bazıları keşif olarak ad vermiş, bazıları ise feraset olarak ifade etmiştir. Her birinin ayrı delilleri ve yaklaşımları vardır. Bu konu İslâm ekolleri arasında tartışılıp değerlendirilmiştir.
Feraset konusun Kur’ân’daki Hicr suresinin 15. ayetinde geçen mütevessim kelimesine dayandırılmaktadır. Ama ondan da öte konunun temelinde “Mümin kişinin ferasetinden sakının, çünkü inanmış kimse Allah’ın nuruyla bakar ve görür” anlamındaki hadis vardır.
İslâm dini yeryüzüne çöken karanlığı yarıp insanlığa muhtaç olduğu aydınlığı göndermediği dönemde dünyaya gelerek melekleri ve insanları sevindiren nurlu yetim Hazreti Muhammed (s.a.s.), önce babadan, sonra da anadan yetim kalınca dedesinin himayesinde..
İslâm dini, her insanı belirli hak ve sorumluluklar taşıyan bir şahsiyet olarak kabul eder. Her şeyin sahibi olan ve Mâlikü’l-mülk ismini taşıyan bütün mülkün mutlak sahibi Cenâb-ı Allah, mahlûktın en şereflisi olarak yarattığı insana mülkü üzerinde..
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
İslâm dini yeryüzüne çöken karanlığı yarıp insanlığa muhtaç olduğu aydınlığı göndermediği dönemde dünyaya gelerek melekleri ve insanları sevindiren nurlu..