Camiler, insanın Yaradanına kulluğunu izhar ettiği ibadethane olmanın yanı sıra tarih, kültür ve sanat eseri olma özelliği da taşıyabilir. Bu özellikler, bazen küçük bir camide tezahür edebileceği gibi, bazı külliye türü camilerde de görülebilir. İlkine örnek olarak Dobriç ili Jeglartsi köyündeki Derviş Bey Camisini veya Burgas ili Sinirid köyündeki Çelebiköy camisi gösterilebilir. İkinci türden olmak üzere de Şumen şehrindeki Şerif Halil Paşa, nam-ı diğer Tombul Cami örnek olarak verilebilir. Vidin şehrindeki Osman Pazvantoğlu Camisi ise bunun diğer bir örneğidir.
Bu camiler, sadece içindeki mihrabı,minberi, kürsüsü ve mahfili ile dikkat çekmez, yani bir ibadet mekânı olmakla yetinilmemektedir. Sırtında taşıdığı asırlar bakımından tarihi değerler vardır, tarihî bilgiler vermektedirler. İç ve dış mimarilerindeki özellik ve güzellikleriyle sanatsal değere sahiptirler, farklı dönemlerin sanat ve estetik anlayışlarını aydınlatmaktadırlar. Ayrıca toplumun ve temsil ettikleri medeniyetin kültür kodlarını yansıtmaktadırlar. Bazen de farklı kültürlerin mezcedildiği, harmanlandığı birer sergi alanına dönüşmektedirler.
Öyleyse camilere biraz dıştan bakıp tanımaya çalışalım. Minare nedir, camide kütüphanenin ne işi vardır, şadravanlar ve çeşmeler camilerin içinde nasıl yer bulmuştur gibi sorulara kafa yoralım.
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesizniz.
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
Bir zamanlar sıra dışı bir semt vardı. Şehirdeki yaşamı birbirine bağlayan Dvoretsa( Kraliyet Sarayı) ve tren istasyonu arasındaki ana yolda bulunduğu için Eski Sofya buradan başlıyordu. Bu alanda insanlar yalnızca buluşup sohbet etmekle kalmadı, aynı..