"Cuma öğleden sonra" programında Vedat Ahmet Kur’ân-ı Kerim’in en uzun suresi olan Bakara suresinin ilk ayetlerini ele alacak.
“Elif, lâm, mîm” diye bilinen kısmın en önemli özelliği Kur’ân’da hiçbir şüphe olmadığını kesin bir şekilde ifade ediyor olmasıdır. Dolayısyla ondan sonra gelecek ayetlerde insanın kafasında oluşabilecek şüpheleri baştan reddetmektedir. Ayetlerin ikinci özelliği ise Kur’ân’ın müttakiler, takva sahipleri için rehber oluşunu vurgulamalarıdır. Takvanın yolu Kur’ân’ın rehberliğinden geçtiği açıkça ifade edilmiştir. Daha sonraki ayetlerde de müttakilerin, yani Allah katında en üst mertebede bulunan insanların özellikleri sıralanmış ve bunların doğru yolda olan kurtuluşa erecek kimseler olduğu ifade edilmiştir. Bunlar arasında da iman esaslarına güçlü bir inancın olması gerektiği, namaz ve malından Allah yolunda harcamak gibi pratik hayata dönük beden ve mal ile yapılan ibadetlerin önemi belirtilmiştir.
Dolayısıyla Kur’ân aydınlığında sağlam bir inançla Allah’a boyun eğip onun insanlara emrettiği fizikî ve malî ibadetleri yerine getirenler, Allah’ın murat ettiği kalbi mutmain ve huzurlu kişilerdir. Bu ayetler de bunların önemini dile getirerek insanları bu konularda teyakkuzda olmaya davet etmektedir. Bu konular, hayat memat meselesi olduğu için zikredilen ayetler sıkça okunmaktadır.
İnsan, Cenab-ı Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın ilk faslı ruhlar aleminde, elest bezminde gerçekleşmiş, ikinci faslı cennette yaşanmıştır. Devamı ise dünyada yaşanmaktadır. Varlığını yeryüzünde sürdüren insanın genetiğinde yaratılış..
İslâm dini insanın bütün hayatını kuşatan itikadî, fıkhî ve ahlâkî normlar bütünüdür. Hatta İslâm dinî sadece dünya hayatıyla sınırlı olmayıp dünya ötesi, ahiret hayatı ile ilgili konulara da taalluk etmektedir. İnsan, ömrü boyunca her an bir şeyler..
Şükür, insanın fıtratından gelen, yani doğal özelliklerinden biridir. Yapılan iyiliğe, verilen nimete değer vermek, kadirşinaslık göstermek ve bunu bir şekilde şükran ve teşekkür ile dile getirmek anlamına gelen şükür, nankörlüğün zıddıdır. Zira nankörlük,..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..