Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Teodora Dimova Bulgaristan Radyosuna konuşurken:

Komünist geçmişin konuşulması gerekliliği gitgide artıyor

Kurbanların yaşadıklarını anlatmamakla haklarında ikinci defa ihanet işlemiş oluyoruz

Teodora Dimova
Photo: БГНЕС

Bulgaristan, totaliter rejim kurbanlarının anıtı bulunmayan tek Avrupa ülkesi olmaya devam ediyor. Uzun zamandır tedavi edilmeyen bir yara gibi toplumumuzun çağdaş statüsüne damga vuran bu utanç verici durum, yüzlerce insanın varlığını sürdürmek adına kendilerini silmeyi reddeden “Belene” mazlümlarını saygı ile anmak için Persin adasına akın ettikleri 1 Haziran’da hatırlatıldı.

“Porazenite” (Mahvolanlar) ve “Ne vi poznavam” (Sizi tanımıyorum) romanlarında yakın geçmişi, bu geçmişin açmış olduğu ve işlenen suçların yargılanmaması ve gerçeğin çarpıtılmasından dolayı günümüze kadar iyileşmeyen yaralar konusunu işleyen yazar Teodora Dimova, Persin adasında düzenlenen kurbanları anma töreninde konuşurken hiddetli nefret, saldırganlık, aç gözlülük, alaycılık, biganelik ve apati patlamalarının üstesinden gelinmesi için bu sayfanın nihayet okunmasına çağırdı.

" Artık 30 yıldır “Belene” toplama kampının esas bölümünü oluşturan ve “İkinci İşyeri” olarak bilinen bölümdeki yapıların anıta dönüştürülmesi ve Almanya, Polonya ve diğer devletlerde olduğu gibi saygı ile eğilmek isteyen ziyaretçilere hep açık olması yönünde artık 30 yıldır girişimler yapılmaktadır, diyen Teodora Dimova, bu yoldaki idari engellerin çoğunlukla hemfikir kişilerin ve vakıfların çabaları ile giderildiğini belirtti. “Onların bir gün amaçlarına ulaşacaklarından şüphem yok, fakat Buzluca’da mozaik ve tabloların restorasyonuna ilişkin televizyonda röportajlar izlerken cellatlara ait anıtlar ebedileştirilken bunca çok insanın aşağılanarak ızdırap çektiği binalar konusunda engellerin çıkarıldığı için üzülüyorum. Vakıfların ve ayrı ayrı kişilerin anma etkinliklerinin düzenlenmesi için harcadığı çabalar olmasaydı bu yerde yaşananlar çoktan unutulmuş olurdu” sözlerini kullandı yazar.


Teodora Dimova, kurbanların anısının ihmal edilmesini geçiş döneminde izlenen politika ile izah ederek: “Bulgaristan, sosyalist kamp devletleri içinden komünizmden arındırılmayan tek ülkedir” dedi ve şunu da ekledi:

" Tüm düzeylerde komünizmden arındırmanın yapılmaması konusunda hepimizin suçu var. Sarkaç, sallanıp nostalji ve geçmişin yüceltmesi olmak üzere diğer uca gitmiş durumdadır”.

Ülkemiz geçmiş kapısını neden hafifçe aralamakla yetindi? Sivil toplum enerjisi neden işlenen suçların ve faillerinin aydınlatılması ve yargılanmasına yol açacak kadar güçlü değildi? Ve bu olsaydı eğer günümüzde seçim listelerinde yine ispiyoncu olan bazı kişilerin yer almasına kayıtsız kalacak mıydık? Bu sorular üzerine yazar şu cevabı verdi:

"Geçen yüzyılın erken 90’lı yıllarında sivil toplumun enerjisi ve uzlaşı israf edilerek yok oldu. Belki de geçmişi doğru şekilde anlatmayı bilmedik. Bütün bu sayılanlar maalesef bizde iyi bir zemin buldu, çünkü yalan haberler kolayla yayılır ve insanlar tarafından kabul edilir. Bizim Rus propagandası merkezi olduğumuz ve bu propagandanın toplumsal hayatımıza etkisinin çok güçlü olduğu malümdur, hepimiz dezenformasyonla karşı karşıyayız.


Entelektüellerin, kanaat liderlerinin pasif tutumu da propaganda ve yalan haber zeminini besler. Teodora Dimova bu konuda ihtisas yapmış olduğu Londra “Royal Court Theatre” Tiyatrosunu örnek gösterdi:

" Orada toplumda meydana gelen en hafif sarsıntıya tiyatro ve edebiyat aracılığı ile tepki gösteriyorlar, bu şekilde insanlara olanları idrak etmeleri konusunda yardımcı oluyorlar. Oysa bizde sözüm ona Soya Dönüş Sürecinin yaşanmış olması, ağır bir mirasımızın olması ile birlikte bu dönemi konu eden kitap ve filmlerin sayısı çok az. Sanki geçmişi konuşmaktan korkuyor, gözlerimize geleceğe çevirmeye gayret gösteriyoruz. Ancak geçmiş gelecekle doğrudan bağlantılı olduğu için bu toplumsal yarayı iyileştirmeden istediğimiz hızla ileriye, Avrupa’ya doğru devam edemeyiz” diyen  Teodora Dimova, “Bu kaderleri, bu insanları, bu kötülüğü anlatmak istiyoruz. Anısını örtbas edilmiş vaziyette bırakmakla sanki ikinci defa ihanet işlemiş oluyor, kurbanları manevi anlamda da öldürmüş oluyoruz” sözlerini kullandı.


Geçmişi konuşmak gittikça acil hale geliyor, çünkü geçmişi konuşmakla çocuklarımızı korumuş oluruz. Geçmişin anısı olmazsa onlar, görünüm değiştiren aynı kötülüğün kurbanı olmaya mahküm olurlar.

Foto: BTA, BGNES 

Çeviri : Tanya Blagova




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Yeni Bulgar Üniversitesi eğitim-öğrenim dili Fransızca olan bölümlerini tanıttı

Yeni Bulgar Üniversitesi eğitim-öğrenim dili Fransızca olan bölümlerini tanıttı Ülkemizde lisans programlarında eğitim-öğrenim dili Fransızca olan bölümler sunan üniversitelerden biri de Yeni Bulgar Üniversitesi'dir (NBU). Bunlar arasında  “Siyaset..

Eklenme 27.06.2024 10:11

Gençler geleceğini artık yurtdışında değil, Bulgaristan’da görüyorlar

Ülkedeki gençlerin yüzde 89 olmak üzere büyük bir çoğunluğu, bundan sonraki 5 yıllık dönemde yurt dışında değil, Bulgaristan’da gelişmenin planlarını yapıyorlar. Buna dair veriler, JTN tüketim düşüncesi ajansı ve Bulgaria Wants You..

Eklenme 26.06.2024 06:45

Avrupa ​​liderleri “üst düzey görevliler” konusunda tereddüt içinde

Beklentilerin aksine, Avrupa ​​liderleri, geçen Pazartesi yaptıkları toplantıda AB'nin “üst düzey görevliler” için dört ana aday üzerinde anlaşamadılar. Ancak bunun Perşembe ve Cuma günkü olağan toplantılarında gerçekleşmesi..

Eklenme 25.06.2024 18:03