Çoğu turistlerin gözlerinden kaçan Tuna köyleri, kalabalıktan uzak kalarak kendini otantik yaşantılara bırakmak isteyen doğaseverleri mıknatıs gibi çekiyor.
Bu maceraseverlerin tercih ettikleri Srebarna, Gigen, Vetren ve Novo Selo gibi küçük kıyı köylerinde yaşam, ilk bakışta alışılmıştan çok daha yavaş bir tempo ile seyretse de Tuna nehrinde kayık gezisi, bisiklet binmek veya eski kaleleri ziyaret etmek gibi turistik atraksyon seçenekleri de az değil. Buraya gelip misafir evinde kalırsanız, kesinlikle doğru tercihi yapmış olursunuz. Eski köy evleri çağdaş turizm standartlarını karşılayacak şekilde restore edilirken otantik görünümünü zerre kadar kaybetmiyor.
Srebarna köyünde örneğin Dobruca’ya has günlük yaşam müzesini gözler önüne seren etnografya müzesi şeklinde tertip edilen küçük bir otel bulunur. Sahibi Violeta Jekova, yıllardır bölgenin farklı yerlerinde çoktandır kendi kaderine terkedilen binaları dolaşarak mobilya, çerge ve saire günlük yaşam nesnelerini topladığını ve bulduklarını restore ederek misafirevi envanterine kattığını paylaştı.
"Metruk evlerde terkedilmiş halde duran mutfak eşyası, yatak ve çeyiz sandıklarını alıyorum. Burada “Drujba” marka ilk radyoyu görüyorsunuz, diğer odada ise “Opera” marka ilk Bulgar televizyonu duruyor. Bulduğum fotoğrafları duvarlara asarım.
Fotoğraflardaki insanlar, bir zamanlar bu evlerde yaşamış olan insanlardır. Onların ruhunun eşyalarının bulunduğu yerde olmasını istiyorum. Bahçenin de derli toplu olması için çabalıyorum. Köyümüze gelenlerin horoz ve tavuk seslerini ve baştankara kuşlarının ötüşmelerini dinlemelerini, havadaki leylek ile pelikanların uçuşlarını izlemenin tadını çıkarmalarını, akşam da cırcırların şarkısı ile uykuya dalmalarını istiyorum. Etrafta gidilecek ve görülecek çok şey var. Köye yakın Srebarna gölünde büyük bir tepeli pelikan kolonisi yaşar. Buraya 40-50 kilometre uzaklıkta bulunan görülecek yerleri turistler 3 günde gezebiliyorlar” diye anlattı Violeta Jekova.
Rutubetli alanlar ve inanılmaz kuş çeşitliliğinden dolayı Tuna boyundaki köylere sık sık yabancı ornitolog ve fotoğrafçılar uğramaktadır.
Gigen köyünde bulunan kadim evini misafirevine çeviren Veliçko Hristov, köy “Dunav Ultra” adlı bilinen bisiklet rotası üzerinde yer aldığı için bütün Avrupa’dan bisikletçilere ev sahipliği yapıyor. Konukların dikkatini ilk çeken şey, Veliçko’nun bahçesini süsleyen ve “tutrakanka” olarak bilinen eski otantik Tuna kıyığı olur. Veliçko, etnografya koleksiyonunu böbürlenerek gösterirken şunları anlattı:
"Eski hiçbir şeyi atmadım. Mısır yapraklarından örülen bu hasır, burada gördüğünüz dokuma tezgahının aynısında dokunmuştur. Öreke ve iğ de burada sergilenmiş durumdadır. Bu küçük çanta, eskiden Gigen köyünde çalışan sukamışı ürünleri imalathanesinde yapılmıştır. Bunlar da bu bölgeye özgü olan kadın halk kıyafetleridir.“
Tamami ile eski mobilya ile donatılmış olan Veliçko’nun evi, buram buram ahşap kokuyor. Eşinin pişirdiği Tuna yemekleri ise damağa bayram ettiriyor. Gigen köyü etrafında ise amblem niteliğindeki eski Roma kenti Ulpia Eskus’un kalıntıları dağılmış halde duruyorlar.
Etrafı gezerken köye yakın Tuna nehri ile birleşen İskar nehrinin ağzı gibi nefes kesen bir doğa harikasına da rastlıyoruz.
Çeviri : Tanya Blagova
Fotoğraflar: Veneta Nikolova
Konyovets köyünde bulunan “Kabiyuk” harası, 1864 yılında Ruse Valisi Midhat Paşa tarafından Osmanlı ordusuna at yetiştiricliği yapılması amacı ile kuruldu. Varlığını Bulgaristan’ın kurtuluşuna kadar sürdüren hara, 1878 Rus-Türk Savaşı’ndan sonra bir..
Uzun zamandır aile işi olarak toptan mantar ticareti yapan Evtim Kesimov , BNR Kırcali Radyosu’ndan Bilgehan Sali’ye konuşurken mantar işine nasıl başladığını anlattı: “ Bu işi 2000 yılından bu yana 24 yıldır yapıyorum. Mantar işine..
Türkiye’de seçim sürecini takip eden BNR muhabiri Mariya Petrova seçim günü sonunda oradaki atmosferi değerlendirdi. Bulgaristan’daki partiler Türkiye’de yaşayan göçmenleri bağrına basacak mı ve buradaki toplum iki ülke arasında onların köprü rolünün..