Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2025 Tüm hakları saklıdır

Geçmişi günümüzle buluşturan bir kitap

Tuna’nın sessiz şahitleri – Vidin’de Türk Mezar Taşları

Basri Zilabid Çalışkan: İnsanı acıya boğan ölümü güzelleştirmişler

Photo: özel arşiv Basri Zilabid Çalışkan

Basri Zilabid Çalışkan’ın Bulgaristan’daki Türklerin tarihi ile ilgili çok değerli çalışmaları var. Son çalışması “Tuna’nın sessiz şahitleri – Vidin’de Türk Mezar Taşları” adlı kitabı Türkçe Bulgarca olarak yayınlandı. Kitabın tanıtımı Sofya'da yapıldı ve büyük bir ilgiyle karşılandı. Basri Çalışkan’ın "Bulgaristan’da İslam" adlı kitabı da vardır ki bu kitapta Bulgaristan’daki Türk ve Müslüman topluluğunun 1878 - 2018 tarihleri arasındaki tarihi ve önemli şahsiyetleri hakkında çok değerli bilgilere yer verilmiştir. Basri Zilabid Çalışkan aynı zamanda İslam tarihi ile ilgili üç tane Bulgarca ders kitabının da yazarıdırAyrıca Mehmet Behçet Perim'in "Sofya Hatıraları" ve "1923’te Bulgaristan Müslümanları: Toplumsal ve Siyasi Halleri" adlı eserlerini yayına hazırlayıp okurlarla buluşturmuştur. Son zamanlarda ise ilgisini çeken konu Vidin olmuştur. 

Basri Zilabid Çalışkan ve Emine Bayraktarova Bulgaristan Radyosu'nun studyosunda

Neden Vidin ve neden Vidin’deki mezar taşları?

Bulgaristan Radyosu'na konuşan Basri Zilabid Çalışkan şunları belirtti: “Vidin’de görev yapan müftü Necati Ali buna vesile oldu. Çalıştığımız mezar taşları yaklaşık yüz yıla yakın bir zaman diliminde tarih müzesinin depolarında korunmuş, saklanmış. Değerli müftümüz oraya vazifeye başlayınca bunlardan haberdar oluyor. Vidin belediye başkanının ve tarih müzesinin izniyle bu mezar taşları cami bahçesine taşınıyor. Oraya müftü efendi onları dikiyor. Vidin, Tuna'nın kıyısında olduğu için hem ülke içinden hem ülke dışından ziyaretçiler  ağırlıyor. Burada ne yazıyor diye soruyorlar. Tabii cevap veremiyorlar. Osmanlıca yazıldığı için ve üzerinde daha önceden bir çalışma yapılmadığı için Vidin müftüsü Necati Ali benden bunları okumamı rica etti. Burada kimlerin adı geçiyor, bu metinlerde, bu yazılarda ne yazıyor? Ben de doğrusu İstanbul'da çalıştığım yerde Osmanlı Türkçe'si dersleri veriyorum. Ve bu sebeple bu işe koyulduk. Bazı taşların okunması çok kolay oldu. Ama bazıları da çok zor. Kimisi zamanla yıpranmış, kimisi kırık, kimisinde Farsça kelimeler bulunuyor ve ifadeleri okumak zor oluyor..

Kallavi kavuk

Tabii bizim köylerimizde mezar taşlarımız var. Fakat buradaki mezar taşların şöyle bir ayrıcalığı, bir özelliği var. Yani bunlar Osmanlı sanatını, mezar taşına yansıyan Osmanlı sanatını bir nevi gösteriyor. İstanbul'da büyük camilerin bahçelerinde, Eyüp Sultan'da, başka yerlerde görülebilecek mezar taşları var Vidin’de. Yani kavuklar, ondan sonra kadın başlıkları, serden geçtiler.

Bu mezar taşları hani bizim mezarlıklarda bulunan, alelade mezar taşları değil. Kavukları, başlıkları, köylülerimizin anlayacağı şekliyle sarıkları var diyelim. Ondan sonra üzerindeki yazılar, hatlar, sülüs hattı, talik hattı gibi hatlar, güzel hatlarla yazılmış. O bakımdan çok önemli. Vidin son dönemde, Osmanlı'dan önce Bulgar krallığına başkentlik yapmış. Ve Osmanlı zamanında da çok önemli bir şehir olmuş.

İvranyalı Serdengeçti Mehmed Ağa (ö. 1778/1779)

Neden Tuna’nın sessiz şahitleri?

“İnsanoğlunın konuşmasının amacı nedir? Karşı tarafa bir mesaj vermek, bir şeyi söylemek. İnsan bazen konuşarak da, yani ses çıkararak da bir mesajı iletebilir. Bazen sessiz kalarak da bir şeyi ifade eder. Bu mezar taşları, merhumlar vefat etmişler, fakat artlarında, bize böyle taş üzerine yazılmış bir mesaj bırakmışlar. Bize, yani o zamanın şahitleri bizim zamanımızda böyleydi, diyorlar.

Geçmişle günümüz arasındaki bağlantıya baktığımızda bir kere bugünümüzün mezar taşları çok çok geride kalıyor. Yani o zamanki mezar taşlarında, mezar taşlarının şekli, mezar taşlarında yazılan yazı bugünümüzün çok çok ilerisinde. Mazar taşlarına baktığımızda içimiz ferahlıyor. Bizden öncekiler ne yapmışlar? O kadar teknolojik imkanlar olmadığı halde böyle bir şeyler meydana getirmişler. Yani ölümü güzelleştirmişler bu insanlar. Ölüm nedir? Yani acı veren bir şeydir. İnsanın hüzüne boğan, acıya boğan bir şeydir. Ama o ölümü bile güzelleştirmek o acıyı biraz azaltmak anlamına geliyor. Bu insanlardan bunu yapmışlar. Ölüm İslam inancına göre bizim inancımıza göre asla bir yok oluş değildir. Yani dolayısıyla bunu hayata böyle yansıtmışlar."

Müderris ve Vidin Naibi Seyyid Hasan Tahsin Efendi’nin Hanımı   Refia Esrar Hanım (ö. 1868)

Mezar başlıkları

Mezarın üst kısmında bulunan, başlık dediğimiz bir semboldür. Mesela, erkeklerde daha çok sarık, kadınlarda daha çok oval şekilde, çiçekler şeklinde yapılıyor. Sarıkların şekline göre, hangi mesleği yaptığını anlıyoruz.  Mesela asker ise askeriyede hangi bölükte öğrenebiliyoruz.

Kâtiplerin, ağaların kavukları var, vezirlerin, paşaların kavukları var. Bunlar hepsi birbirinden farklı. Kadınlarda tabii ki ilk dönem daha sade, fakat Tanzimat'tan sonra 1800'lı yıllardan itibaren Batı'nın etkisiyle barok dediğimiz, rokoko dediğimiz sanat anlayışlarının etkisiyle kadın mezar taşlarında başlıklar ortaya çıkıyor.


Mesela çok enteresan, ayna, ayna ve yaprak, çiçek motivleri, gelin duvağı, hotoz dediğimiz çok yaygın olan bir kadın başlığı var. Sonra güneş şeklinde, mihrabiye şeklinde kadın başlıkları, meyve kasesi, meyveler resmediliyor mezar taşlarına. Yani bunlara araştırmacılar cennet meyveleri diyor.

Bu mezar taşlarına yazılan yazılar ve semboller bir duadır. Yani bu kişinin cennete girmesi için bir duadır. Aslında mezar taşı dikmenin anlamı da budur. Yani o kişi bir dua istemektedir. Ziyarete gelen, etrafından geçen kişiden bir duayı istemektedir. 

Kadın mezar taşında bir yazı örneği:

Hüve’l- Hallâku’l- Bâkî
Bu cihân bağına geldim bir mürüvvet görmedim
Derdime derman aradım bir ilâcın bulmadım
Gelse Lokman neylesün dolmuş ecel peymânesi
Âkıbet nûş eyler ol câm-ı ecelden şerbeti
Nâgehân geldi ecel aldı yolumu dimedim
Ber-murâd olup şu cihânda gençliğime doymadım
Terk edip anam atam ikisi ağlaşarak
Bağı cennetten gül-i ahmer oldu şemim
Hem inayet eyleyip Rahmân gaffaru’z-zünûb
Fâtiha ihsan eden İhvâna çün olur Rahîm
Belgrad muhacirlerinden Hüseyin Ağa’nın kerimesi
Esmâ Çelebi Hanım ruhuna el-Fâtiha.

Osman Pazvantoğlu'nun mezar taşındaki yazı:
Hüve’l- Hallâku’l- Bâkî
Ey olan Fâtiha-hân-ı emvât
Benden özge arama sen âyât
Fırsat elde iken et halka kerem
Hele var rûz-i kıyam ve arasat
Çün veda eyleye canın cesedi
İdesin va’d-ü vaîd-i ispât
Pasban-zâde fakir Osmanı
Yâd idüp hayr ile et kesb-i hasenât.


Foto: özel arşiv Basri Zilabid Çalışkan, BNR


Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Paris’te "Bulgaria wants you" kariyer forumun özel etkinliği düzenlenecek

Bulgaristan’ın Paris Büyükelçiliği 19 Haziran’sa  “Kariyer ve yaşam. Bulgaristan’ı neden seçelim” başlıklı etkinliğe ev sahipliği yapacak. Organizatörler, bunun son beş yılda "Bulgaria wants you" girişimi çerçevesinde birçok Avrupa şehirinde..

Eklenme 19.06.2025 06:10

Bulgar üniversitelerinde eğitim gören yabancı uyruklu öğrencilerin sayısı artıyor

BTA’nın gerçekleştirmiş olduğu araştırma sonuçlarına göre, son yıllarda Bulgar üniversitelerinde eğitim görmek isteyen yabancı uyruklu öğrencilerin sayısında artış var . Yabancı uyruklu üniversite öğrencileri artık sadece öğrenim ücretleri..

Eklenme 18.06.2025 16:52

Lise mezunları yaz aylarında sağlık sigortalarını kendileri yatırmaları gerekiyor

Ulusal Gelirler Ajansı NAP , “ Bu yıl liseyi tamamlayıp mezun olan ancak hemen çalışmaya başlamayan öğrencilerin sağlık sigorta primlerini kendileri ödemeleri gerekiyor. Aynı şey üniversiteye kabul olan lise mezunları için de geçerli ”..

Eklenme 18.06.2025 08:40