İslâmî bir kavram olan “imam”, zamana ve yerine göre farklı içeriği olan bir ifade. Kelime anlamı itibarıyla önde olmayı, önderliği ifade etmektedir. Kavram olarak ise devlet başkanı ve cemaatle kılınan namazı kıldıran kişi anlamlarına gelmektedir. Bu iki anlamı belirli dönemlerde aynı kişi beraberce yerine getirirken, genellikle ise ayrı kişiler ifa etmektedir.
Hazreti Muahmmed (s.a.s.) imamlığı her iki yönüyle beraber yerine getirerek hem cemaate namaz kıldırarak imam olmuş hem Müslümanların devlet başkanlığını yürüterek siyasî anlamıyla imamlık yapmıştır. Bununla beraber Peygamberimiz, bazı durumlarda belirli kişileri cemaate namaz kıldırmaya yetkilendirmiş ve onlara imamlık yaptırmıştır. Her iki imamlık vazifesini beraberce yerine getirme uygulaması hulefa-i raşidin dediğimiz ilk dört halife Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali tarafından da sürdürülmüştür.
Emevî döneminden itibaren sadece namaz kıldırma vazifesi ile meşgul olan “imam” anlayışı figürü ortaya çıkmaya, böyle bir imamlık hizmeti oluşmaya başlamıştır. Abbasiler döneminde ise imamlık resmî görev olarak kabul edilmiş, imamlara geçimlerini temin edecek belirli ücret verilmeye başlamıştır.
İmam, Osmanlı döneminde belirli dinî görevleri yerine getiren kişilerin mesleği hâline gelmiş ve hizmet verdiği alanlar genişleyerek namaz kıldırma görevinin yanı sıra nikâh kıyma, dinî eğitim verme, muhtarlığın bazı fonksiyonlarını icra etme, cenaze yıkayıp defnetme gibi bazı bazı görevleri de üstlenmiştir.
Bulgaristan Müslümanları, 1880 yılından başlayarak günümüze kadar oluşan, ama esası 1919 yılında hazırlanan Bulgaristan Müslümanlarının dinî kurumlarını düzenleyen tüzük ile belirlenen imamlık anlayışlarını, büyük ölçüde Osmanlı dönemindeki uygulamaya dayandırmışlardır. Ancak değişen şartlara göre imamlık anlayışında belirli değişiklikler, içeriğinde ise farklı yenilikler yaşanmıştır.
Bütün bunlara rağmen imamın birinci görevi camiye gelen cemaate namaz kıldırmaktır, namazlarında öncülük etmektir. Bu bakımdan imamlık hizmeti kutsal bir görevdir ve en güzel bir şekilde yerine getirilmelidir. Bir anlamda imam, kendisine uyan cemaate Hazreti Muhammed’in yaşadığı mirac mucizesine yaşama hususunda öncülük, rehberlik etmektedir. Bu da imamlığın ne kadar büyük ve bir o kadar da sorumlu bir hizmet olduğuna işaret etmektedir. Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in şu sözlerini de bu doğrultuda düşünmek gerekmektedir: “İmam kefil/garantör, müezzin ise kendisine güvenilen kimsedir. Allah’ım! İmamlara muvaffakıyet ver, müezzinleri de bağışla!”
Yaklaşık 40 yıl önce Batı ve Orta Avrupa’daki Bulgar Ortodoks Kilise toplulukları birkaç şehirde dağılmış bulunuyordu. Ülkemizin Avrupa Birliği’ne üye olması ve Bulgar diasporasının büyümesiyle kilise toplulukları da çoğalmaya başladı. Ancak..
Maneviyat dolu bir mevsimin son demlerini yaşıyor, son güzelliklerini temaşa ediyor, son nefeslerini teneffüs ediyoruz. Tutulan oruçlarla biraz olsun nefsimizin bizi bağladığı zinciri söktük, kılınan teravihlerle bellerimizi yüce huzurda büktük, yaptığımız..
Beşaret(Müjde, iyi haber) bayramı, Tanrı’nın insanın ruhunu karanlığın ebedi azabından kurtarma vaadini yerine getirildiği gündür. Sofya’da “Kutsal Haçın Yüceltilmesi” kilisesinde görevli rahip Bojidar Marinov’un sözlerine göre Beşaret bayramı, Tanrı’nın..
Bu günde Kurtarıcı İsa Mesih, Yahudilerin geleneksel Fısıh yemeğini yemek için öğrencilerini Kudüs’te (Yeruşalim) bir adamın evinde hazırlık yapmak üzere..
Kilise, Kutsal Cuma günü, yargılanmayı, kırbaçlanmayı, üzerine tükürülmeyi, aşağılanmayı, tokatlanmayı ve halkın önünde ayıplanmak üzere başında dikenli..